Varlığı "devlet meselesi" kutsiyetini üstünde taşıması gereken kurumlara güven azalırsa ne olur? Devlet meselesi siyasete malzeme yapılır, sürekli bu yönde hareketlere maruz kalırsa ne olur?

İki sorunun yanıtı için bugün bakınız Türk Kızılayı'na...

Türk Kızılayı bizim için kutsaldır. Kutsiyetini kurulma amacından alır. Kurulduğu 1868 yılından bu yana toplumsal dayanışmayı sağlamak, sosyal refahın gelişmesine katkıda bulunmak, yoksul ve muhtaç insanlara barınma, beslenme ve sağlık yardımı ulaştırmak için önemli görevler üstlenen Türk Kızılayı, kan, afet, uluslararası yardım, göç ve mülteci hizmetleri, sosyal hizmetler, sağlık, ilk yardım, eğitim, gençlik ve mineralli su işletmeleri alanlarında faaliyet sunar.

Bana anlatabilir misiniz yukarıdaki paragrafta siyasete malzeme yapılacak ne var ? Bakın siyasete malzeme yapılacak şeylerin tartışma konusu olması şartı vardır. Varlığı, tartışılabilir konular siyasete malzemedir. Biri der ki "olsa iyi olur", öteki der ki "olmasa da olur" ya da "aslında şöyle olsa daha iyi olur."

Türk Kızılayı bu soruların neresindeydi?

Maalesef liyakatsiz insanlar görev aldıkları kurumun itibarını ve dolayısıyla kuruma duyulan güveni de zedeliyor. Ne acıdır ki; en somut örneği bugün Türk Kızılayı veriyor.

Dedem zekatını, fitresini, kurbanını kuşkusuz Türk Kızılayı'na verirdi. Hep söylediği bir cümle vardı "canımız onlara emanet, malımıza en iyi onlar sahip çıkar, Türk Kızılayı'na yapılan bağış muhakkak yerine ulaşır, dönüp arkama bakmam bile " Maalesef bugün bu güvenin, bu cümlenin selası çoktan okunmuş cenazesine bakıp kalıyoruz. Dahası cenaze öyle kıymetli ki toprağın altında kalmasına ne aklımız ne gönlümüz razı.

Cumhuriyet tarihinin en düşük kan stoğuna gerilediğimiz 6 Şubat Depremi öncesinde duyurulmuştu. Şu an "stoklarımız tükendi" deniyor. Rüyamızda görsek "kabus bu gerçek olamaz" derdik. En büyük kabusu yaşarken bulduk kendimizi.

Türk Kızılayı, Türkiye’nin ihtiyacı olan kanın tamamını gönüllü ve sürekli bağışçılardan karşılamak için “Ulusal Kan Temini Projesi”ni yürütür. Ülke genelinde 18 Bölge Kan Merkezi, 68 Kan Bağış Merkezi ve mobil kan bağış araçlarıyla 300’den fazla noktada hizmet verir. Bu merkez ve birimlerde binlerce uzman personel istihdam edilmektedir. Hasta güvenliği açısından kendisine bağışlanan her kanı modern laboratuvarlarda testlere tabii tutan Türk Kızılayı, kanı ihtiyacı olan kişilere verilmek üzere hastanelere ulaştırır. Güvenli kan temini konusundaki başarısını ilik nakli ve kök hücre tedavisi alanına da taşıyan Türk Kızılayı, TÜRKÖK Projesini Sağlık Bakanlığı ile ortaklaşa yürütür.

Depremde çadır sattığı belgelenen, gereksiz ve muammalı açıklamaların ardı arkasının kesilmedigi, vatandaşta "bunlar bizim kanımızı da satar" yargısına sahip bir kurum şimdi Türk Kızılayı. Dahası başındaki Türk ibaresini kullanmaktan aciz kimseler tarafından yönetilemiyor.

Kamuda mülakatı kaldırmadan önce Türk Kızılayı'na hak ettigi itibari geri kazandırmak için adımlar atılması şart ve elzem. Hastanelerde "kan yok" diye ertelenen ameliyat sayılarında artış var.

Bizim Türk vatandaşı olarak ödevimiz tüm bunlara rağmen kan bağışımızı sağlığımızın el verdiği ölçüde yapmak. Ameliyat için gün sayan vatandaşlarımızın şifa kapısını her ne olursa olsun açık tutmak. O kapıyı kapatan bir el de bizim elimizin olmaması için çaba göstermek.

Yapılan yanlışa yanlışla cevap verip vebal almak bize yakışmaz!

Kamu sektöründe birinci sırada liyakat yerine sadakat yer aldığından ve siyasi otoritenin sözünden çıkılması istenmediğinden bugün 2.262 liyakatsiz yönetici kilit yerlerde görev ifa ediyor. Liyakatsizliğin ülkeye verdiği zarar ise her an daha çok gün yüzüne çıkıyor.

Ee ne demişler bu saatten sonra "ya devlet başa ya kuzgun leşe "

Haydi selametle...