15 Mayıs sabahında yüzleşilen Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yeni üyeleri ile ilgili aslında söylenecek çok söz var.
Adlarının yazımda geçmesinden bile hicap duyduklarım Türk Milletinin önünde yemin etmeye itiraz ediyorlar. Buna çanak tutanlara hakkımız helal değil.
Ankara'dan İzmir'e gelelim!
İzmir'de gençlerle, özellikle ilk oyunu kullanan ve üniversiteli kesimle buluşmalarıma devam ediyorum. Diyeceksiniz ki; neden İzmir, abimin sağlık kontrolleri dolayısıyla bu süreçte burada olmam gerektiği için. Karşıt düşünceye sahip olduklarımız üzerinden algı yürütmeyi pek sevdiğimizden midir nedir bilinmez; şeffaf olmak dünden daha kıymetli şimdi.
Öncelikle şunu belirtmek lazım; burada umudum yeşerdi. Gençlerin istisnasız hepsi her şeyin farkında. Nasıl bir ülkede yaşamak istediklerini çok iyi biliyorlar. Tezleri oldukça doğru, okumaları kuvvetli. İster sağ, ister sol görüşlü ailelerden gelsinler akıllar berrak. Cümleler tutarlı.
Aralarında Adıyaman, Kahramanmaraş, Mersin, Ankara , Konya, Trabzon'dan gelenler var. Hepsinin yakındığı dertler aynı. Kiralar çok yüksek, aileler dar boğazda, koordinasyonsuzluk almış başını gitmiş durumda. Staj için kurum ararken bile torpilsiz alım yok. Gençler okurken çalışmaya mahkum edilmiş durumda. Okuduğu okulun işini yapan kişilerin sayısı oldukça düşük. Arkeoloji okuyup bakkal işleten, matematik öğretmeni olup kuryelik yapan, jeoloji mühendisi olup sürücü kursunda çalışan var. Yani eğitim ve istihdam politikasındaki dengesizlikler çoktan gençlerin radarına takılmış durumda. Onunla da kalmıyorlar " Araba ürettik diyorlar fabrikası nerede gören yok, üstelik gümrük vergisinden muaf deniyor abla sana soruyorum; mal yerliyse gümrükte ne işi var ?" dedi içlerinden biri. Doğrusu ne diyeceğimi ben de bilemedim.
Gençlerle yemek yemek için bir mekana gittik. Mekan sahibi yeni mezun. Düğün için aileden gelen desteği işe yatırmış, döner satıyor. "Ne kadar kira ödüyorsun?" diye sorduk gençlerle "18.560 TL." dedi. "Çok değil mi ?" dedim. "Yönetmelik böyle elden ne gelir?" diye yanıtladı.
Şimdi birlikte muhakeme zamanı!
10 Bin TL işyeri kirası veren esnaf, sözleşmesinin yenilenmesi için gittiği mekan sahibi ile 18.560 TL 'ye yeni sözleşmesini imzalıyor. Sebep ? TÜFE'ye göre hesaplanan kira oranı. Avukatlar hesaplamış %86.50 çıkmış oran. Esnaf nereden çıkaracak bu kirayı tüketiciden, tüketici kim? Halk!
2022 yılına göre net asgari ücretin ortalama artış oranı, yüzde 74,43 olduğunu hesaba katacak olursak haydi diyelim %75 vermiş %86 geri istemiş sistem yani halk %9 zararda.
Bayramda baklava alamadı evine oysa adı şeker bayramıydı. Kaç evde çikolata şeker yedi çocuklar, meçhul! Normal günde et ya girmiyor ya da gramla alınıyor eve. O da çocuk varsa; yiyecekten istese de kesemiyor. Kredi kartlarına borçlanarak ve çekilen kredilerle ay geçirmeye çalışıyor emekli, memur. Asgari ücreti bırakın çift asgari ücretle bile kirada oturmak artık lüks! Evin, kendinin olması gerekiyor da hangi parayı biriktirip ev alacaksın bu devirde? TOKİ mi dedi biri? Kura çekilişlerinde halkın feveran ettiği konulardan biri de zaten buydu. Aileden evi olana, geliri yetene ikinci ev için iyi bir yöntem halini aldı halk nazarında o kadar. Bugün yerli arabanın üstüne yazıyorlar 1 Milyon TL ! Dün 7 Bin TL'ye alınan 15-20 yaşındaki Şahin, Toros vs. bugün olmuş 7-8 asgari ücret. Neredeki evi alacak memur ? Gıda enflasyonu almış başını gitmiş dün 10 TL olan süt için yarın 10 TL ayırsan bakkala borçlu çıkıyorsun eve!
Önceki gün ne oldu? Nakit avansları uçtu. Nakit avans neden önemliydi halk için? En kolay borçlanmayı bu yolla yapıyordu halk. O da sevmediğimiz faizle şu haram olan faiz var ya %1.36 ve 4 arasında değişiyordu bankasına göre borçlanma bedeli.
Neden 24 saat çekemedi halk nakit avanslarını ATM 'den ?
Anlatabildiler mi sebebini ? Hayır! Seçim arefesi olmasaydı bu kadar çabuk gelecek miydi çözüm? Muamma !
Bebek mamaları ile sıvıyağın üstünde alarm takıldı bu ülkede! Devlet yönetiminde etkili büyüklerimiz gidin bakın AVM'lerde nelere takıyorlar alarmı!
Gençler koalisyon dönemlerini de araştırmışlar "Keşke devlet, sosyal devlet olsaydı da dağıtmayı düşünseydi bedava,sıvıyağı,tüpü biz kuyrukta bekleyip bari alabilseydik" diyorlar.
Bunca derdi bilip dertlenen gençler bizim. Etnik köken ayrımı da yok aralarında Atatürk 'ün vatandaş tanımını berrak akılla kavramışlar.
Velhasılı Dostlar; 19 Mayıs olmuş dört bir yanımız, bahar gelmiş ülkeme. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği gibi gençlere güvenimiz de tam desteğimiz de.
Karanlıkta ısrar edenlere söyleyin "Güneş'in selamı var!" Bugün yarın doğacaktır mutlaka...
21. Yüzyılın Ataları, unutmayın yarın bugünden inşa edilir. Bugün susanın yarın konuşma hakkı yoktur.
Son satırlar elbette Mustafa Kemal Atatürk'ün sözleri olmalı:
"Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz."
Gençlere büyük bir aşk ve muhabbetle,
Haydi selametle...