Milletvekili Adaylarını mecliste temsil edilen partilerin ilk iki sırasını diğer partilerin ise öne çıkan isimlerini geçen yazıda aktarmıştım.
Muğla, siyasi parti liderlerini tek tek ağırlamaya devam ederken biz mitingleri değerlendirmeyi üstad gazetecilere bırakalım ve kendi çizgimizde kalıp yazı yolculuğumuza devam edelim.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Muğla Mitingi öncesi Muğla Güncesi'nde Milliyetçi Hareket Partisi 1.Sıra Milletvekili Adayı Özlem Balcı ile kameraların karşısına geçtik. Oldukça sıcak, samimi, bürokratik gülümsemeden ziyade içten sohbetin yer aldığı bir bölüm olduğunu izleyici yorumlarından aldığımız geri dönüşler ile öğrendik. Özlem Hanım bir Yörük Kızı, Muğla 'da kırsaldan merkeze herkesle aynı dili konuşabilen bir isim. Köy gezilerinden bahsederken bile zaman zaman Muğlalı'nın dilinden konuşarak anlattı meramını. Uzun süre İstanbul'da yaşamış olmasına rağmen şehrin sorunlarına hemen adapte olmuş durumda. Çünkü ailesi hep Muğla'da kalmış. Siyaset söylemi halk dilinden dökülüyor ağzından, öyle büyük siyaset içeren laflar etmiyor ancak konu devlet bekası olunca Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün sözünü dillendirmekten de geri durmuyor ve diyor ki : Efendiler ! Gidip, Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez. Ben de bir Yörük Kızı olarak o dumanı ilelebet tüttürmek için çıktım bu yola. İkna olmadım inandım bu mücadeleye.
Bu sözler ile kendini anlatan Yörük Kızı Özlem Balcı özellikle sağ seçmen için alışılmadık bir aday. Yayında kendisine de ifade ettiğim gibi karşılıksız sevgiye, saygıya ve ulaşılabilir adaylara ihtiyaç, seçmen tarafından dün olduğundan daha fazla hissedilir oldu.
Halk nazarında "ulaşılmaz" olanlara ise tepki hiç olmadığı kadar çok. Görüştüğü muhtarlardan, gittiği STK'lara kadar soğuk bir duş alarak gerisin geri dönen milletvekili adaylarını da duyuyoruz. 7 milletvekilinin 6 'sını yenileyen partilere bakınca Ankara'nın da genel olarak bu tepkilere kayıtsız kalmadığı yorumunu yapmak işten bile değil.
Klasik aday söylemlerini bir yana bırakıp "bu benim için bir kariyer hedefi değil, bu bir beka sorunu" diyen etkili isimlerden biri de hiç kuşkusuz Türkiye İşçi Partisi Muğla 1. Sıra Milletvekili Adayı Mehmet Aslantuğ. Sanatçı kimliği bir yana ülkenin gündemine ilişkin vurucu tespitleriyle halkın gündeminde çoktan yerini belirlemiş konumda. Menteşe'de basın mensuplarıyla buluşan Aslantuğ, Milletvekili Adaylığı serüvenini :
"Normal bir süreçten geçmiyoruz. Ülkenin 60 milyonu açlıkla yoksulluk arasında bir sınava girdi. Bütün bu kalemleri artırıp konuşabiliriz. Buna rağmen iktidar zihniyeti, devraldığı ve teslim aldığı yerden sanki hiçbir şey yokmuş gibi yeniden bir ehliyet, bir sorumluluk teslim edilmesini, onlarsız olmayacağını gözümüze sokmaya kalkıyorlar. Öyle yağma yok.
Hala her şey normalmiş gibi izin istiyorlar, yetki istiyorlar ve devam etmek istiyorlar. Sebebi ne? Bir tür istismar, rant devşirme, soyguna varan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Kemal Bey'in de bahsettiği, Genel Başkanımız Erkan Bey'in de bahsettiği; bir sürü ayıbın içinden geçiyoruz. Bir sürü zulmün, istismarın içinden geçiyoruz ve burada artık siyaset değil haysiyet mücadelesi devreye giriyor. Bunun adı siyaset değil, bu başka bir şey.” cümleleriyle duyurdu. Rakip adaylar tarafından sıkça tekrarlanan "TİP 'e giden oy boşa gider " yorumlarına ise " TİP'in bir baraj sorunu yok, dolayısıyla bu söylem doğruyu yansıtmıyor. " diye karşılık verdi. Basın mensupları ile sıcak temasta ve tüm soruların şeffaf bir şekilde yanıtlarını bulduğu buluşma yaklaşık 2 saat sürdü.
Kendi adıma bir gazeteci olarak her iki aday ile ilgili şunu net ifade etmek istiyorum ; Muğla seçmeni hem sağda hem solda alışılmadık ve ezber bozan iki adaya sahip. Denenmişi denemekten yorulanlar, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Muğla farklı bir şekilde de temsil edilebilir" diyenler bu kez alternatifsiz değiller.
Her iki adayın bir ortak noktası daha var. Ulaşılabilir olmaya söz veriyorlar. Mehmet Aslantuğ "ben cep telefonumu numaramı aldığım günden beri değiştirmedim, bundan sonra da değiştirmem herkes tarafından ulaşılabilir haldeyim" derken Özlem Balcı "ailem de burada telefonumu da radyo yayınında bile açık aleni paylaştım" diyor.
Velhasılı bütün adaylar için söylemek gerekirse, ister sağ görüşlü olsun ister sol görüşlü olsun hiç fark etmez; Türkiye’nin, toplum menfaatini bireysel menfaatinin üstünde tutacak, eğriye eğri, doğruya doğru diyecek, güçlünün değil haklının yanında taraf olacak, vatanını seven, milleti ile bütünleşen ve hakça bölüşmeyi şiar edinmiş temsillere ihtiyacı var. Pek tabiki asilin kim olduğunu kimden yetki aldığını unutmayacak toplum hafızası ve bilinci güçlü kimselere...
Söylemeden olmaz bununla bitirelim yazıyı "Devlet Adamı" kavramı üzerine yazan hemen hemen herkes İngiliz düşünür James Freeman Clarke’ın meşhur sözünü hatırlatır. Ben de o meşhur sözle bitireyim: “Bir siyasetçi gelecek seçimi düşünür. Devlet adamı ise gelecek nesli.”
Şimdi söyleyin… Türkiye’de en son ne zaman bir devlet adamı gördünüz? Haydi selametle...