Değerli Okuyucularım;
12 yıldır televizyon, gazete ve haber sitelerinde görev alıyorum. Muğla, beni Muğla Güncesi ile tanıdı, bildi. Ankara, İstanbul, İzmir'in ardından Muğla'ya TVDEN 'in Muğla Temsilcisi olarak 2018'de atandım. Çalıştığım kanal şehri terk etse de ben bu şehirde kalmak, hizmet etmek için gerçekten oldukça fazla çabaladım ve halen mücadele ediyorum. Beni il bürokrasisi de tanır, yerel yönetimde görev alan yöneticiler de, STK başkanlarından tutun da milletvekillerine kadar oldukça geniş bir kitleye hitap eder konumdayım.
Siyaset sahnesinin aldığı şekle göre zaman ayarlaması yapan, onun bunun adamı olarak iş gören, rakı sofralarında iş bağlayan, ona göz dağı, buna ayar vermeye çalışarak haber yapan bir isim olmadım. Olmam da.
Gel gelelim serde gazetecilik var. Muhalifim. Bunun bir parti ile de alakası yok üstelik. İktidar kimse, onun karşısında ,ona hata yaptırmamak ya da varsa hatası düzeltmesi için kamuoyu yararı gözeterek durumu işaret eden tarafımı hep diri tuttum. Zaman zaman zorlansam da bu çizgiden ayrılmadım .
12 yılı aşmaya yüz tutan meslek hayatımda ki; içinde yüzlerce saat canlı yayında kalan , program sahibi kimliği de mevcut , hiç bu kadar beni zorlayan bir dönemden geçmemiştim.
Ak Parti 3.Sıra Milletvekili Adayı Eylem Tan ve eşi Mehmet Tan ile ilgili iddiaları haberleştiren ve fakat tekzip almamış Gazeteci Metin Gire'nin kendi resmi haber sitesinde yayınlanan haberlerin ardından darp edildiği bilgisi ulaştı elime. Bunun üzerine Metin Gire'nin Jandarma'ya verdiği ifadenin de içerisinde yer aldığı haberini sosyal medya hesabımdan paylaştım. Ardından " Ezgi Turan" ismiyle açılan sahte hesaptan kişilik onurumu zedeleyen ifadelerle "şantajcı" ilan edildim. Yetmedi burada yazamadığım şekilde namusuma kadar dil uzatıldı. Bunun ne olduğunun vicdan muhasebesini sizlere bırakıyorum.
Ancak; Mehmet Tan ile Eylem Tan'a bir gazeteci olarak sormak isterim;
1-Ezgi Turan hesabı ile bağlantınız var mı?
2- Daha önce seçim arefesinde hakkınızda yerel ve ulusala birçok belge ulaştı. Bölge halkı tarafından ifade edilenler de vardı. Eski ortağınız tarafından verilen demeç Youtube 'da yayınlandı. Cevap hakkı doğmasına rağmen sessiz kalmanızın sebebi nedir?
3- Darp haberinin asılsız, abartı, olanı yanlış aktarır bir durumu, sizi rahatsız eden bir konumu varsa bana ulaşıp sosyal medya hesabımdan yaptığım paylaşım için görüşme talebiniz rahatlıkla karşılık görebilirdi. Bu konumdayken, zira ben köşe yazılarımda adı geçen herkese bizzat şahsi telefonlarının WhatsApp hesabından yazılarımı iletir bilgilendirme yaparım! Neden bu yola başvurmadınız?
4- "Ezgi Turan" hesabından savaş açılan isimlerin yani Canan Baykız, Cemal Demirtaş, Elvan Göçer, Metin Gire ve Haber 48'in sizinle ilgili iddiaların üzerine gidiyor olmasını üstelik bunu bel altı vuruşlara hatta bana yönelik yapılan tehdit vari had bildirme çalışmalarına kadar götürüyor olmasına yorumunuz nedir ?
5- Basın danışmanlarınız ve avukatlarınız ne iş yaparlar ? Şimdiye kadar yapılan haberler için tekzip , kamuoyu bilgilendirme , basın savcısı ile görüşme, itibarınızı zedeleyecek ve asılsız halde ise maddi manevi tazminat yolunun açılması konusu neden gündeminize gelmez ? Şimdiye kadar hukuk kanalı ile çözüm neden aranmaz/aranamaz haldedir?
6- Benim sizinle ilgili herhangi bir para ya da iş talebim olmuş mudur? İş adamına tehdit şantaj için bu gereklidir oysa değil mi ve bu hiç olmamıştır! Yani soysuz bir iftiraya sizden sebep uğramış olmamı nasıl değerlendirirsiniz ?
Bakın Selçuk Özdağ'ın benim programıma katılması da bir köşe yazım vasıtası ile oldu. Hatta Eylem Tan'a da aynı şekilde köşe yazımı ilettim. Selçuk Özdağ'ın benim programıma gelmesi seçim arefesinde 24 saat içinde gerçekleşti. Benim banka hesabıma Selçuk Bey'den gelen bir ödeme yoktur. Zira cevap hakkı doğduğu için benim misafirim olmuştur. Kendisinden de rahatlıkla teyit alabilirsiniz!
Veee gelelim gazetecileri temsilen protokolde oturan, makam koltuğunu şenlendiren çok Değerli Başkanlarımıza.
Değerli Başkanlar sahi sayınız kaçtı sizin ? İki, üç yoksa dört mü? Her neyse bu kadar olay olmasına rağmen arayan olmadığı için isimlerinize de bakmayacağım unuttuğum yerde kalacaksınız bu yazıdan sonra !
Bu kadar olay oldu, sosyal medyada, konuya dair çağrıda da bulundum. Ölü toprağı altında ne güzel kimliksiz yattınız. Bir gazeteci darp edildiğini ileri sürdü. Beşi ağır ithamlara maruz kaldı. 3 günlük gazete, 2 internet kanalı, 4 haber sitesi üzerinde ciddi zanlar ortaya saçıldı. Siz ne güzel sustunuz, çıt yok! 1-2-3 Tıp oyunu vardı ya çocukken maşallah baya güzel canlandırdınız, izledik, hatırladık! İyi oyundu doğrusu!
Sonrasında bu üstün performans için kusura bakmayın bir yemek düzenleyemedik. Protokol konuklarımıza haber iletemedik. Ne tuhaf para bağış toplayacağımız bir konu bile bulamadık. O nedenle açıklama için kendinize yer bulamamış olmanızı oldukça normal karşıladığımı ifade etmek isterim. Tabi bir konuyu daha iletmem gerekiyor ; bu saatten sonra yükselen mertebenize ben yetişemediğim için yanlışlıkla üye olduğum varsa istifa etmek onurunu kamuoyu önünde yaşamak isterim. İstifamı kabul buyurun lütfen.
Konuya ilişkin hukuksal yollara başvuracağımı, atılan iftira ve bu akıl almaz saldırıları da kamuoyunun vicdanına bıraktığımı ifade etmek isterim.
İftira edileni değil, edeni kirletir. Ezgi Turan'a ve dedesi Dusko Popov 'a selamlarımla.
Haydi selametle...