Türk Milleti'nin genlerinde Devlet bilinci kalıplaşmıştır.
Adı her ne kadar Türk olsa da, bu milleti oluşturan unsurlar içerisinde bir çok etnik köken bulunur.
Laz, Çerkez, Pomak, Boşnak, Arnavut..
Arap, Süryani, Kürt, Türk..
Bir çok dini de barındırır.
Müslüman, Hristiyan, Musevi, Mecusi..
Bir çok mezhebi de.
Sünni, Alevi, Şafii, Şii, Nusayri, Vahhabi..
Katolik, Protestan, Ortodoks..
Hatta..
İnançsızı bile..
Hangi siyasi görüşe sahip olurlarsa olsunlar, mesele aynı sınırlar içinde yaşamak ve o sınırları ihlal edenler olduğunda, herkes ne olduğunu bir kenara bırakmasını çok iyi bilir.
En azından üstünden ziyade HAKLI gerekçesi olan taraf; bazen zayıf da olsa bunu yapabilir.
Kurtuluş Savaşında gördük bunu.
15 Temmuz’da yeniden tasdik ettik. Genlerimizde var olan bu ruhun farkına vardık. Bir nevi format yani.
2017 lerde kurulan Millet İttifakı, aslında bir yıl öncesine kadar gayet iyi bir şekilde süreci yürüttüğünü söylemek yanlış olmasa gerek.
Abdullah Gül destekli üç partinin de (Gelecek, Deva, Sp) İttifaka katılması, ardından belki Turgut Özal merhumu sevenleri de çekebileceğini düşünerek dahil edilen Demokrat Parti ile birlikte, oluşum Altılı Masa haline geldi.
Herhalde Deva Partisinin asıl kurucusunun Abdullah Gül olduğunu, özellikle muhafazakar AK Parti seçmenini hedef almak için yine Abdullah Gül desteği ile Gelecek Partisinin kurulmasındaki büyük payını, Abdullah Gül'ü önceki Cumhurbaşkanı seçimi arefesinde, Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısına çıkarmak için en büyük eforu Saadet Partisinin harcadığını bilmeyen yoktur. Bu sebeplerden dolayı her üç partinin Abdullah Gül himayesinde hareket ettiğini açıkça söylemek mümkündür.
Dedik ya; son iki seneye kadar Altılı Masa hem psikolojik, hem de sayısal olarak epeyce önde idi.
Ne olduysa aslında, koltuk paylaşımı mücadelelerinin masa üstüne serpilmesi, ardından bir zincir halkası gibi dökülen yanlışlar silsilesi mutlak mağlubiyeti getirdi.
Milliyetçi olduğunu söyleyen İyi Partinin, birkaç kelime oyunu ile, terör örgütünün fiilen ve alenen desteklediği Altılı Masada bulunmasını anlatması imkansız oldu.
Birinci tura kadar başta eli kanlı katil Apo ve destekçisi Hdp ye, onun İstisnasız destek verdiği Pkk ya tek kelime etmemeleri, en büyük etkenlerden biri oldu...
Yine Kılıçdaroğlunun durduk yerde Cia nin en büyük ortağı bir şirketi Türkiyeye getirmek istemesi,
Hiç durmadan edilen finansal vaatleri hangi kaynaklardan elde edeceğini hiçbir şekilde ezan edememesi,
Kemal Kılıçdaroğlunun Muharrem İncenin adaylıktan çekilmesi konusunda,
Hiç alakası olmamasına rağmen malum mihrakları açıkça biliyor olmasına rağmen Rusya'yı hedef alması,
Bunun Rusya tarafından deyim yerinde ise tam anlamı ile alaya alınarak cevap verilmesi, turizmin en büyük kaynağı Rus turistlerin neredeyse bütün sezon için rezervasyonlarındaki olağanüstü düşüşe sebep olması,
Muhafazakar secmeninn üzerinde ise özellikle Altılı Masanın payandası haline getirilen Saadet Partisinin, neden Altılı Masada olduğunu hiçbir şekilde izah edememesi,
Temel Karamollaoğlunun açıkça Ayasofyayı müze yapma fikri,
Sol kesim tarafından hiçbir zaman sevilmeyen bazı isimlerin gözlerinin içine baka baka CHP listelerinden aday yapılması...
Tabiri caiz ise, Seçimi AK Parti kazanmadı. Ama Altılı Masa resmen hediye etti demenin tam yeridir.
Tam beş yıl.
Gece gündüz demeden, bütün argümanlar ile, hiç durmadan saldırmanın, doğru-eğri, yalan-yanlış hiç bıkmadan usanmadan her türlü ajitasyon, algı, mobbing, iftira, itibar suikasti, küçük düşürme, pasif gösterme dahil uyguladıkları politikanın tam meyvesini yemek üzereler iken..
Kendi elleri ile yaptıkları bariz hatalar ayaklarına bu kadar güzel dolanıverdi.
Sonuç mu?
AK Parti'nin " biz demek mi; onlar konuşur AK Parti yapar" sözü ile galip geldi.
Bu kadar basit mi gerçekten galibiyet?
Kazanan AK Parti mi yoksa, kazandıran CHP mi oldu?
Devam edeceğiz İnşallah...
#SöylerimGeçerim