Her gün birçok kadının öldürüldüğü haberini alıyoruz ve içimizdeki korku giderek artıyor. Evde, okulda, sokakta… Hiçbir yerde güvende değiliz. “Ya bir gün sıra bana da gelirse?” korkusuyla yaşıyoruz. Bu korku, kadın olmanın değişmez bir parçası haline geldi.
Tek kaygısı sağ salim eve dönebilmek olan milyonlarca kadından biriyiz. Tacizden, şiddetten, ölümden kaçmaya çalışırken, bir gün sıranın bize de geleceği korkusuyla yaşamak zorunda kaldık. Hiçbir anne baba kızını bir psikopat tarafından kurban edilsin diye büyütmüyor.
“Ya bir gün o manşetlerde bizim adımız geçerse? Ya bir gün sadece yaşadığımız için öldürülürsek?” Bu ülkede kadın olmak, sürekli bir tehdit altında yaşamak demek. Bu tehdit, eğitimsizliğin ve kadınları değersizleştiren bir toplumun karanlık yüzü. “Suçu toplum hazırlar, suçlu işler.”
Bizi gerçekten kim koruyacak? Yasalar yetersiz, suçlular serbest. Yasalar düzenlenmedikçe, suçlular ceza almadıkça her gün bu haberleri görmeye devam edeceğiz. “… için adalet.” Boş bıraktım, çünkü sıradaki sen, ben, biz olabiliriz.
Biz kadınlar bu korkuyu hak etmiyoruz. Hayatımızın her anında ölüm korkusuyla yaşamak zorunda değiliz. Ama bu düzen değişmedikçe, bu korku içimizde büyümeye devam edecek.
Tüm kadınlar özgür olana kadar, ben de özgür değilim. Kadının direnişi, kadına mirastır.