Sevgili Muğla Gazetesi Okuyucuları,

Zeytinli Rock Festivalinden sonra hepinize tekrardan selamlar, bir önceki yazıma gösterdiğiniz ilgiden dolayı çok teşekkür ederim… Bundan sonra daha sık buluşmak dileğimle….

Bu yazımda sizlerle Zeytinli Rock Festivali deneyimlerimi paylaşacağım, geçtiğimiz Ağustos ayı 21-25 tarihleri arasında, Ortaca Sarıgerme plajı ve kamp alanlarında düzenlenen festivalin tadı hala damağımızda…

Festivaldeki organizasyon çok iyiydi, gerek lokasyon açısından olsun gerekse ulaşım bakımından gayet rahattı.. Muğla Büyükşehir Belediyesinin 03.00’a kadar ulaşım imkanı sağlaması, izleyicilere son derece faydalı oldu… İki ayrı sahnesi ve birbirinden kıymetli bir çok sanatçılarımız ile tam bir müzik şöleni yaşadık….

Bazı grupları sabah erken saatte olmaları nedeniyle kaçırdığım için çok üzüldüm, özellikle daha önce sahnede hiç izleyemediğim Yavuzcan Çetin abiyi görmeyi çok isterdim.. Bununla beraber Festivalde bir çok yeni grupla da tanışma ve onları izleme fırsatı buldum.

İlk olarak büyük bir hayranlık duyduğum Duman Grubu ile başlamak isterim.. Grup sahneye çıkınca, 7den 70e herkes coştu, Batuhan Mutluğil Telecasterini eline aldığında ben ve oradaki herkesin heyecanı gözlerinden okunuyordu.. Kullanmış olduğu Peavey classic serisi amplikatör ve Fender Telecasternin sesi çok müthişti, bunda sanırım Batuhan’ın blues temelli riffler kullanması etkiliydi..’’ Helal Olsun’’ şarkısında Batuhan’ın MXR Phase 90 ve İbanez Ts9 pedalları açıp solo yapmasına adeta bayıldım.. Grubun sahnedeki enerjileri her zamanki gibi mükemmeldi ve bir Duman klasiği olan yeniden sahneye çağrılmaları , yeni çıkardıkları şarkıları harikaydı..

‘’…….Hiç bir kere hayat bayram olmadı ..….’’ Derken Bulutsuzluk Özlemi aslında bize bayramı getirmişti, Athena ile ‘’…yerlere göklere sığamadık…’’, ‘’Aşk yeniden…’’dedi Yeni Türkü, ‘’Yalan Dünya…’’ ile Selda ablayı herkes soluksuz izledi ve daha isimlerini sayamadığım bir birinden özel isimlerle coştuk, duygulandık, eğlendik mutlu olduk….

Festivalde Türkiye’nin efsanelerinden biri olan Moğollar Grubunu ilk defa sahnede izleme fırsatı buldum … İnanın söyleyecek söz bulamıyorum, Cahit Berkay abi ve grubu yaşayan bir efsanedir… Cahit abinin yaylı tambur ve Gibson Les Paul gitarına bayıldım… Alandaki herkes her şarkıya eşlik etti, enerji muhteşemdi… Bir çok insan elinde telefonuyla konsere gelemeyen eşe dosta canlı yayın yaptı… Cahit abi mesajlarıyla, şarkılarıyla halkın sanatçısı olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi… Eski dostlar da unutulmamıştı, Sahneye çıkan Cem Karaca’nın oğlu Emrah abiyle birlikte Cem Karaca ve Barış Manço rüzgarları esti… Bir çok insanın bu şarkılara eşlik ederken ağladığını gördüm… Tıklım tıklım dolu olan alanda Moğolları izlemeye de alkışlamaya da doyamadık…

Festivaldeki ilklerimden biri de uzun yıllar önce dağılmış olan Cargo grubu idi.. Zaman zaman bir araya gelerek eski şarkılarını seslendiren bu grubu çok merak ediyordum…Konser başlamadan önce alana gidip katlanır sandalyemi kurdum.. Şanslıydım ki soundcheck yapmalarına denk geldim ve büyük bir keyifle izledim… Alan yavaş yavaş dolarken konseri heyecanla bekleyen annemle ön taraflara geçip yerimizi aldık.. Annemin öğrencilik yıllarında fırtına gibi esen Cargo grubunu sahnede ilk kez izleyecektik. Ve ‘’Şairin Elinde’’ ile efsane başladı… Selim’in Bogner Amplikatör ve Gibson Les Paul gitarı, attığı riffler ve sololar muhteşemdi… Koray abinin sesi tek kelimeyle mükemmeldi, adeta albüm kaydı gibi okuyordu… Kendine ve sesine çok iyi bakmış, müthiş bir örnekti hepimize… O’nun için ‘’Türkiye’nin en iyi vokalidir’’ yorumları çok ama çok haklıymış… Alandaki seyirciler adeta ikiye bölünmüştü, biz gençler coşuyorduk ama şarkıların sözlerini bilmiyorduk, annemin yaş grubu ise büyük bir coşkuyla şarkıları hep bir ağızdan söylüyorlar, zıplıyorlar bizlere adeta taş çıkarıyorlardı.. 48’lik annem bugün 18’indeydi, ve ben Cargo’nun nasıl bir efsane grup olduğunu bu alandaki seyircilerden görmüştüm.. Çareyi ‘’Yıldızların Altında’’yı isteyerek bulduk, ve bu şarkıyla birlikte biz gençlerde en yüksek sesimizle gruba eşlik ettik… Seyircisine çok saygılı, naif bir grup idi Cargo ve gerçekten inanılmaz şarkılar yapmışlardı… Ahh ahh Keşke hiç dağılmasaydılar….

Festivalin son konseri ise Pentagram idi… Bir 80ler ve 90lar metal aşığı olarak heyecanla bekledim… Oldukça büyük bir kalabalık grup olarak izlemeye başladık… Kameramı Metin Türkcan ve Demir Demirkan’a çevirdim.. Her dakikasının tadını çıkararak izledim….

Pentagram ile birlikte Festivalde bitmişti, ben ve bir çok kişi, alandan ağır adımlarla çıkıyorduk, hepimizin içinde büyük bir burukluk… Ne çabuk bitti.. Çok güzel eğlenmiştik, binlerce kişi tek yürek olmuştuk….Ne kadar güzel, mutlu günlerdi… Festivallerin hep yapılması dileğimle, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum ….