Deprem iki ayını tamamlamak üzere. Ülkenin öncelikli gündeminin üstünün örtülmesine yönelik gayretler olsa da ısrarla gündemde tutanlar da mevcut.

Çünkü millet hala bu yönde teyakkuzda. Farklı şehirlerde misafir edilen depremzedeler Ramazan Ayının teması halini aldı. "Önce komşum sonra ailem" diyenlerin hepsi bugün " önce depremzedeler" diyor.

Valilik, belediye ilgili kurum ve kuruluşlar ve özel sektör temsilcileri iş birliği halinde depremzede çocukların hayallerini gerçekleştirmek için var gücüyle çalışıyor. Yakın tarihte KYK 'da kalan misafirlerimizi güzel gelişmeler bekliyor.

Ayrıca bu kapsamda güzel projeler üretildi. Örneğin; TÜVTÜRK yanında bulunan Mola Kafenin mutfağı Hataylı iki aileye emanet edildi. Lezzete doymak isteyenler iftarlarını orada gerçekleştirebilir. Dr. Sibel Eşmelioğlu'nun katkı ve destekleriyle gün yüzüne çıkan işbirliği oldukça değerli.

Evet gelelim siyaset var mı bu yazıda diye soranlara.

Muharrem İnce - Kemal Kılıçdaroğlu buluşması bana herkes kadar şaşırtıcı gelmedi. Ne sonuç ne de olay bakımından. 24 Haziran seçimleri sonunda 3 kişiden 1'inin oyunu alan İnce, bir teşekkürü çok gördü. İsmail Küçükkaya'ya attığı iki satırlık mesaj değildi ona oy veren ve geç saatlere kadar ekran başında bekleyenlerin karşılığı. O psikolojiyi doğru yönetememiş kişinin, yarını çok daha çetin virajlara gebe ülkemi yönetmeye talip oluşu sadece gülümsetiyor. Diyeceksiniz ki; o süreçte Kılıçdaroğlu'nun hiç mi kabahati yok? Bu yüzleşme için 2018'den bu yana çok takvim yaprağı eskittik. O yaprakların israfı ile ilgili var mı aklı başında bir yanıtı olan ?

Neden şimdi?

Bazıları diyor ki; o zaman CHP 'yi yıkmak istemedi. CHP, onun eviydi. Bunu söyleyenlere şunu sordum: "Evi yıkmak konusunda tamamım, yeterki evin içinde ben olmayım mı?" şimdi bu hamlenin adı? Anlaşılan o ki; bu soru da yanıtsız kalacak...

O halde, ülkem sıcak gündemlerle yanarken tarak yerde kalsın biz su dolu kovayı elimize alıp devam edelim.

Muhalefetin "sadece bu düzen değişsin" diyerek onu mevcut cumhurbaşkanına yöneltmesi de çok eksik ve kof geliyor bana. Deve dişi gibi büyük ve köklü sorunlarla baş etmek gereken bu dönemeçte, "araç değişsin" derken sonraki yoldaşlık için, önümüze gelmesi muhtemel her koşulun iyi düşünülmesi ve önlemlerin iyi alınması gerekiyor. Henüz bu yol haritasını elinde tutan bir oluşum göremedi bence halk. Halkın gördüğü "o kalksın ben oturayım" diye koltukların çevresinde atlı karıncalar misali aynı yörüngede dönen insanlar. Müzik durursa biri oturacak ama sonra ne olacak ? Kısır döngü nasıl kırılacak bilen yok?

4 aday ve etrafı genişleyen ittifaklar..Milletin işi zor. Şimdi bir de İYİ Parti'ye bugün düzenlenen silahlı saldırı. Çirkin ve gereksiz bir hareket bunu meclis olarak kınamak lazım.

10 Nisan'da açıklanacak listelerin rengi, belirlenen 4 cumhurbaşkanı adayına olan bakışı da etkileyecek. Temsil için onay alacak vekiller, şehirler için belirleyici olacak.

Bu arada Muğla 'da dağılım değişirse kimse şaşırmasın! Birler ikiye , ikiler bire, dörtler üçe hiç olmayanlar sürprizle meclise gidebilir. Geçen seçimlerin sürprizi İYİ Parti'ydi.Bu seçim de bir benzerine gebe. Benden söylemesi.

Neşet Baba'nın dediği gibi,

"Garip bülbül gibi feryat ederiz

Cehalet elinde küskün kederiz

Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz

Dünya senin vatanın mı yurdun mu?"

Haydi selametle...