Bugün Türkiye’de sokağa çıkıp “Anayasa değişikliğine gidelim mi?” diye sorsanız, inanın kimse buna ilgi göstermez. Ancak her nedense, halkın seçtiği siyasiler iktidara geldiklerinde sürekli olarak Anayasa değişikliğini gündeme taşımışlardır.

-İki kesim arasında siyahla beyaz kadar fark var

Yani, Türkiye’yi yöneten siyasilerin gündemi ile halkın gündemi birbirinden farklıdır. Bir başka deyişle, ekonomik olarak güçlü olanlarla geçim sıkıntısı çekenlerin gündemleri çok farklıdır.

Oysa ki esas olan halkın, yani sokağın gündemidir. Anayasa değişikliği tartışmaları, genellikle siyasiler tarafından bir polemik konusu olarak kalmıştır.

-Atatürk’e ihanettir

Atatürk’e rağmen bu teklifi yapmak bile ihanettir. Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli atılırken, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bu duruma dikkat çekmiş ve 1923 yılında, özellikle Anayasa’nın ilk üç maddesinin değiştirilmesinin tartışma konusu dahi olamayacağını belirtmiştir. Bu nedenle Anayasa değişikliği tartışmalarını gereksiz ve zaman kaybı olarak değerlendiriyorum.

-Türkiye’nin gündeminde Anayasal değişiklik değil. Açlık ve sefaletle mücadeledir

Türkiye’nin bugün asıl gündeminde Anayasa değil, açlık, sefalet, geleceğe dair güvensizlik, adalet ve hukuk gibi sorunlar vardır. Bu sorunların Anayasa ile ilgisi yoktur; mesele daha çok yönetim anlayışı, düzenlemeler ve iyi niyetle ilgilidir. Bugün her şeyin pazarlık konusu yapıldığı bir ortamda, Anayasa değişikliği ile uğraşmak bana çok gülünç geliyor. Türkiye’nin bir Anayasa sorunu değil, bir yönetim sorunu vardır.

-Anayasa’yı sürekli değiştirmek övünülecek bir şey değildir

Anayasa’yı sürekli değiştirmek kesinlikle övünülecek bir şey değildir. Anayasa, bir ülkenin temel yasasıdır ve istikrarın, hukukun ve toplumsal düzenin teminatıdır.

Sürekli değişiklik yapılması, genellikle siyasi istikrarsızlığı, sıkça rejim değişikliği ya da yönetim zafiyetini işaret eder. Sağlam ve işlevsel bir anayasa, geniş bir toplumsal uzlaşıya dayanmalı ve sık sık revizyona ihtiyaç duymamalıdır.

Tandogan Uysal