Türkiye’de son yıllarda kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri ve çocuk istismarlarının artışı, toplumun genel yapısında ve değerlerinde ciddi bir kırılmaya işaret ediyor. 

Bu olaylar sadece bireysel suçlar olarak değil, daha derin bir sosyal ve kültürel yapısal sorunun yansıması olarak görülmelidir. 

Özellikle kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki eksikliklerini ve sosyal politikaların yetersizliğini ortaya koyuyor.

-AK Parti kadına şiddette zayıf kaldı

22 yıllık AK Parti iktidarı boyunca Türkiye, ekonomik, sosyal ve politik olarak büyük dönüşümler geçirdi. Hükümetin bazı alanlarda reformlar gerçekleştirdiği bir gerçek olsa da, kadına yönelik şiddet gibi konular ne yazık ki yeterince etkili bir şekilde ele alınmadı. 

İstanbul sözleşmesi sürdürülür olmalıydı

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme gibi kararlar, toplumda cinsiyet eşitliği konusundaki hassasiyetlerin yeterince gözetilmediğini gösterdi. Bu, kadın hakları savunucuları ve birçok kesim tarafından ciddi bir geri adım olarak değerlendirildi.

-Erkek’in egemen olduğu bir ülke konumundayız 

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri, sadece bireysel suçlar değil, patriyarkal (erkek egemen) bir yapının devamını sağlayan sosyal ve kültürel normların bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. 

AK Parti iktidarı döneminde muhafazakar değerler güçlenirken, kadın hakları konusunda net bir ilerleme sağlanamadı. Kadınlar, aile ve toplum içindeki geleneksel rollerine sıkıştırılmaya devam ediyor. Bu da onları daha savunmasız ve şiddete açık hale getiriyor.

-Kadın güçlendirilmeli 

Kadına yönelik şiddetin çözümü, sadece yasal düzenlemelerle sınırlı kalmamalı. Eğitim, toplumsal bilinçlendirme, cinsiyet eşitliğinin her alanda desteklenmesi ve kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesi gibi çok boyutlu stratejiler gerektirir. Ancak AK Parti hükümetinin bu konuda verdiği mesajlar ve attığı adımlar, bazen yetersiz ya da çelişkili olabiliyor.

-Çocuk İstismarı ve Ölümleri

Çocuk istismarı ve çocuk ölümleri de Türkiye’nin karşı karşıya olduğu başka bir büyük sorun. Yetersiz koruma mekanizmaları, denetimsizlik ve toplumsal sessizlik, bu sorunların derinleşmesine neden oluyor. Özellikle son yıllarda bu tür olayların artışı, toplumun giderek daha sert ve umursamaz bir yapıya doğru kaydığını gösteriyor. Çocukların korunmasına yönelik yasaların yeterli uygulanmaması ve denetim eksiklikleri, bu olayların önüne geçilmesini zorlaştırıyor.

-Türkiye’nin Yönü ve Toplumsal Değişim

22 yıllık AK Parti iktidarında Türkiye, ekonomik kalkınma ve altyapı projelerinde büyük adımlar atsa da, sosyal politika alanında aynı başarıyı gösterebilmiş değil. Kadına yönelik şiddet, toplumsal eşitsizlikler ve çocuk istismarı gibi sorunlar, kalkınmanın sadece ekonomik olmadığını, sosyal refahın da ön planda tutulması gerektiğini gösteriyor.

Muhafazakar politikaların güçlendiği bu dönemde, kadın haklarına dair söylemlerde ve politikalarla ilgili tutumlarda gerilemeler yaşandı. Kadının toplumdaki rolüyle ilgili geleneksel ve dini söylemlerin baskın hale gelmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ilerlemeyi engelledi. Bu durum, kadına yönelik şiddet ve cinsiyet temelli suçların toplumda daha yaygın hale gelmesine neden oluyor.

Tandoğan Uysal