Atatürk, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu değil, aynı zamanda Türk milletinin ortak değerlerini temsil eden evrensel bir semboldür. Onun idealleri, bağımsızlık mücadelesi ve Cumhuriyet’in temel ilkeleri, toplumumuzun ortak paydası olarak tüm vatandaşların üzerinde uzlaşabileceği bir mirastır. Atatürk’ü siyasete malzeme yapmak ya da belirli bir kesimin tekeline almak, toplum içinde gereksiz bir ayrışmaya sebep olur.
Bugün ülkemizin birçok konuda kutuplaşmaya açık hale geldiği bir gerçek. Farklı siyasi görüşler, yaşam tarzları veya ideolojik yaklaşımlar üzerinden toplum içinde zaten keskin ayrışmalar yaşanırken, Atatürk gibi birleştirici bir değerin de bu kutuplaşmalara dahil edilmesi Türk milletine en büyük zararları getirebilir. Oysa Atatürk ve Cumhuriyet değerleri, hepimize hitap eden, tüm toplumu kucaklayan bir anlayışı ifade eder. Bu değerleri bir kesimin sahiplenmesi ya da diğer bir kesimin dışlanması gibi bir durum yaratmak, hem Atatürk’ün mirasına hem de Türk milletinin birliğine zarar verir.
Atatürk’ün mirası, sadece geçmişe değil geleceğe de ışık tutan bir rehberdir. Bu mirasa, tüm milletin ortak değeri olarak sahip çıkmak ve siyasi çıkarlara alet etmemek, toplumumuzun geleceği adına büyük önem taşır. Atatürk’ü belli bir siyasi görüşün ya da ideolojinin simgesi olarak kullanmak, onun evrensel değerlerini sınırlandırmak anlamına gelir. Türk milletinin ortak bir değeri olan Atatürk’ü, farklı kesimleri bir araya getirecek bir simge olarak görmek ve tüm topluma mal etmek, Cumhuriyetin temellerini sağlam tutmak açısından da elzemdir.
Sonuç olarak, Atatürk’ü ve onun temsil ettiği Cumhuriyet değerlerini siyasi çekişmelerin dışında tutmalı; toplumun her kesiminden insanın sahipleneceği bir anlayışla yaklaşmalıyız. Bu değerleri siyasi ayrışmalardan uzak bir zeminde, ortak bir payda olarak değerlendirdiğimiz sürece, Türk milletinin birliği ve beraberliği için çok daha sağlam bir zemin yaratmış oluruz. Unutmamalıyız ki, Atatürk hepimizin ortak geçmişi ve geleceğidir; bu mirasa sahip çıkmak, kutuplaşmaları aşmak ve ortak bir geleceğe yürümek adına hepimize düşen bir görevdir.
Tandoğan Uysal