Bizler tuttuğumuz takımdan, siyasi görüşümüze kadar her konuda fanatik insanlarız. Ya siyahız ya da beyaz, grimiz yok. Zıtlıkların getirdiği çekişmeyle besleniyoruz. Neden orta yolumuz yok?
Bunun en basit örneğini söylediğimde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Anneni mi daha çok seviyorsun? Babanı mı? Bu örnek bize bir tarafı hep daha çok sevip seçmemiz gerektiğini dayatmıştır. Ülkemizde 12 Eylül bu kutuplaşmanın en acı sonucudur. Sağcı mısın? Solcu musun? Bu sorunun cevabının nasıl bir kavgaya yol açtığını üzülerek hatırlatmak isterim. Gencecik insanların boyunlarına yağlı urgan geçirip idam ettik. Kim bilir bu soru üzerine kaç insan canından olmuştur. Kardeşi, kardeşe düşman etmiştir. Hâlâ en aydın, en çağdaş olmamız gereken üniversitelerimizde bile bu kutuplaşma kavgası devam ediyor. Çok da uzak olmayan bir tarihte, ülkücü diye bıçaklanan gencecik kardeşimizi hatırlarsınız. Arkadaşım milliyetçi olmanın nesi kötü? Hepimiz aynı gemide değil miyiz? Hepimizin sevgisi aynı vatana değil mi? Ama yok illa ayrışmalı taraf olup çekişmeliyiz. Meclisteki kavgaları görünce utanıyorum doğrusu. Parti konusunda da mensup olduğumuz partiyi gözü kapalı sever, yanlışlarını asla kabul etmez, muhalefet olduğumuz partinin doğrularına da doğru demeyiz. Sezar’ın hakkı Sezar’a verilmez bizim memlekette.
Milliyetçi olmak iyi fakat durur muyuz? Hemen diğer milletlerden ayrışmalıyız. Türk, Kürt, Arap hop hemen kutuplaştık. Alevi, Sünni kaç aşığın kanayan yarasıdır da bahsetmeye kalksam bana ayrılan köşenin sonuna geliriz. Ortak paydada buluşmak bizim için nasıl da zor. İNSANIZ. Bu kadar basit oysaki. İnsan olmaya gelince bile hayvanlardan ayrılmamız söz konusu. Tutulan takımların kavgasından bahsetmeme gerek bile yok. Yahu ortak bir hobimiz var: futbol. Ancak hemen ayrışıp takım kavgaları yapıyoruz. Oysa bu ayrışmanın “Tatlı mı seversin? Tuzlu mu seversin?” seviyesinde kalması ne güzel olurdu. Bu arada kendimden söz edecek olursam ben tatlı da severim tuzlu da. Hatta sağcıyım da solcuyum da. Hem anneci, hem babacı... Ondandır bu kutuplaşma düşmanlığım.
Sözün özü biz ayrışmayı, kutuplaşmayı seven ve geçmişten bu yana acı acı meyvelerini yiyen bir toplumuz. Belki de fıtratımızda var. Öyleyse bile birkaç gündür gündeme bakarsak tadını fena hâlde kaçırıyoruz bence. Yaşamak zaten tek başına zor bir eylem. Kötü zamanlardan geçiyoruz. Diliyorum ki daha çok ortak paydada buluşacağımız güzel günler görelim. Kavga etmeden bir ekmeği bölüşebilelim.