Uluslararası Sakin Kentler Birliği (Cittaslow) Genel Sekreterliği tarafından 2011'de "sakin kent" ilan edilen Akyaka’nın son durumunu konuşmak isterim sizlerle.

Sakar’dan kıvrıla kıvrıla yol denize varınca işte tamam geldiniz Akyaka’dasınız. Muhtemelen arabanızdan yarım saatte zor ineceksiniz çünkü yoğun trafikle beraber park edecek yer bulmak oldukça zor. Hele bir de mevsim yaz, aylardan temmuz oldu mu işte işiniz daha da zorlaştı demektir.

Yolda güç bela yürüyüp adım başı işletmeleri geçtiniz, şöyle bir denize girip serinlemeye mi niyetlendiniz, üzgünüm atılan çöpler ve insan yoğunluğundan deniz rengini kaybetmek üzere...

Yerli turistin bıraktığı çöplerden sonra belediye uzun saatler boyunca mesai yapmak durumunda.

Çocukluğumda Mersin Kızkalesi’ne giderdik denize. Çevre illerin nüfusunun tatil ihtiyacını gideren deniz bıkar, usanırdı adeta. İşte son birkaç yazdır Akyaka’yı da Kızkalesi’ne benzetiyorum.

Denizde sigara izmariti, poşet, efendime söyleyeyim çocuk bezi… Gerçekten içler acısı duruma geliyor.

Olabildiğince işletme açıldı. İşler yolunda gitmiyor olacak ki sürekli el de değiştiriyor. İşletmelerden başka oturabilecek bir sahil kalıyor elimizde bir de Azmak.

İşin özü Akyaka’nın küçük sakin balıkçı köyü güzellemesi tarihte kaldı.

Geçen yıllarda Bozcaada’ya gitmiştim. Gidince fark ettim ki kurumsal hiçbir işletme ve market girememiş bu adaya. Şimdi düşünüyorum da keşke aynısı Akyaka için de mümkün olsa. Turizmin geliri bütün kahrını çeken yöre esnafına kalsa... Bir de Bolu ve en son Bodrum’da da uygulanmaya başlanıldığı gibi çöp atanlara ceza uygulaması gelse tadından yenmez...

 Tüm bu olumsuzluklara rağmen Akyaka kafanızı kaldırdığınızda karşılaştığınız dağlarının görkemi, gözünüzü yeşile boyayan ağaçları ve daha güzelini yiyemeyeceğiniz balıkları ile görülmeye değer.

Umarım bir gün eski sakin günlerine döner ve kendine özgü bu küçük beldeye tekrar kavuşuruz...

Whatsapp Image 2025 01 18 At 16.00.44 (1)