Son dönemlerde yaşadıklarımız ve gözlemlerimiz, eleştiriye karşı ne kadar kapalı hale geldiğimizi açıkça gösteriyor. Artık sorular ve eleştiriler birçok kişiyi rahatsız eder duruma geldi. Ancak unutmamalıyız ki eleştiri, gelişimin temel taşlarından biridir. Eleştiriler bizi neden bu kadar rahatsız ediyor? Eleştirileceğiz ki eksikliklerimizin farkına varalım, sorular sorulacak ki cevaplarımız eksik kalmasın.

Özellikle bir kurumu, sivil toplumu ya da kamuyu temsil eden bireyler veya bürokratlar, eleştiriler ve sorular karşısında net cevaplar vermek zorundadır. "Gidin, iyi araştırın" diyerek kişileri ötekileştirerek ya da azarlayarak sorumluluktan kaçamazsınız. Eğer yaptığınız işlerde ve sunduğunuz verilerde doğruluğa inanıyorsanız, bu bilgileri kamuoyuyla paylaşmaktan çekinmemelisiniz.

Şeffaflık ve hesap verebilirlik, özellikle kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları için vazgeçilmez bir prensip olmalıdır. Sorulara net cevaplar verememek ya da bilgi paylaşımından kaçınmak, güven kaybına yol açar. Oysa doğru bilgi ve verilerle, kamuoyunu aydınlatmak hem kurumların hem de bireylerin temel sorumluluğudur.

Eleştirilere açık olmak ve bunları bir gelişim fırsatı olarak görmek, bireylerden kurumlara kadar herkesin benimsemesi gereken bir anlayıştır. Ancak bu şekilde hem bireysel hem toplumsal olarak daha sağlıklı bir iletişim ve ilerleme sağlayabiliriz

Gönül isterdi ki  ötekileştirilmeden, azarlanmadan kendimizi ifade edebilelim, cevabını aradığımız soruları şeffaflıkla bulalım.

Görüyorum ki; Bugünümüz de pek mümkün görülmüyor. Kişiler mevki ya da konumlarından mı bilmem her soruyu eleştiri, bilgi edinme hakkımızı da hak değil yük olduğunu  düşünerek bizleri yok sayabiliyorlar.

Fikir beyanlarını kişisel saldırı gibi algılayabiliyorlar. Hatta öyle bir noktaya geldik ki bir konu da düşüncelerimizi ifade ederken  “eleştirmiyorum, sözlerimi yanlış anlamayın” diyerek başlıyoruz.

Unutmayın ki mevkiler konumlar geçici. Eleştiriye açık olmak bizi daha güçlü ve başarılı yapar.

Eleştireni  eleştirmeyelim…

Geldik, gidiyoruz işte...

Eleştirmeye devam…