Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlamak ve Türk turizmini desteklemek amacıyla Muğla’daki ilçe belediye başkanlarıyla Londra’ya gitmişti. Bu çaba, ülkemizin doğal güzelliklerini ve turistik cazibesini dünyaya tanıtmak adına olumlu bir adım olarak öne çıkarken, dönüş yolculuğunda karşılaştığı zorluklar Türkiye’de siyaset yapmanın ne kadar çetin bir süreç olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Kısacası ben Türkiye’de siyasetçi olmak istemem.
Siyaset vefasız bir meslek
Aras’ın Londra’ya adım atmasıyla arkasından yükselen imar usulsüzlükleri ve yolsuzluk iddiaları, siyasetin içinde yer alan kişilerin ne kadar zorlu bir gündemle baş etmek zorunda olduklarını gösteriyor. Kimi zaman doğru işler yapmak için yola çıkan siyasetçilerin, kendilerini bir anda tartışmaların ve spekülasyonların merkezinde bulması, siyasetin çileli ve vefasız yönünü açığa çıkarıyor.
Aras, yalanlıyor iddialar peş peşe geliyor
Bir gazeteci olarak olayları yerinden ve birinci ağızdan öğrenmek elbette ki önemli. Bu yüzden dün Başkan Aras’a ulaşarak, hakkındaki iddialara dair doğrudan açıklamasını almak istedim. Kendisi, sorularımıza açık yüreklilikle yanıt verdi ve iddiaları kesin bir dille yalanladı. “Bunlar hikaye, yok öyle bir şey,” diyerek konunun asılsız olduğunu belirtti. Ancak, aynı gün başka kaynaklardan bu iddiaların yargıya taşındığını öğrendiğimizde, işin ne kadar karmaşık bir hâl aldığını bir kez daha hissettim.
Siyaset tam bir cadı kazanı
Siyaset sahnesinde yer almak, bugün Türkiye’de yalnızca hizmet sunmak ya da projelerle halkın karşısına çıkmak değil; aynı zamanda her an bir tartışmanın içine çekilme ihtimali ile de mücadele etmek anlamına geliyor. Bir belediye başkanının, kentini kalkındırmak ve ülkesini tanıtmak için adım atması; peşinden iddialarla, suçlamalarla dolu bir süreci de beraberinde getirebiliyor. Siyaset arenası bir “cadı kazanı”na dönüşürken, bu kazan içinde doğru ve yanlış, gerçek ve söylenti birbirine karışıyor.
Türkiye’de siyaset yapmanın tüm bu karmaşası, çoğu insanın siyasetten uzak durmasına neden oluyor. Öyle ki, Ahmet Aras’ın veya diğer siyasetçilerin yerinde olmak çoğumuzun isteyeceği bir şey değil. İyi niyetle yola çıkan kişilerin dahi böylesi zorlu bir mücadele içinde sabır göstermesi gerekiyor. Ahmet Aras ve benzeri kamu görevlilerinin işinin gerçekten zor olduğu ve bu süreçte tüm enerjilerini projeler yerine iddialarla baş etmek için harcamak zorunda kalmaları düşündürücü.
Ahmet Aras ve diğer tüm kamu görevlilerine bu tür sıkıntılarla başa çıkarken sabır ve dayanıklılık diliyoruz. Türkiye’nin kalkınmasına katkı sağlamak için, bir yandan da bu türden baskılarla mücadele ederken sağlam durmak zorundalar.
Tandoğan Uysal