Maltepe’deki Kafe Olayı, Tehlikeli Bir Sürecin İşareti mi?
Son günlerde siyaset sahnesinde gerilim artarken, demokratik protestoların sınırlarını aşan olaylar yaşanıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bazı markalara yönelik boykot çağrısı, başlangıçta tüketici tepkisini yönlendirmeye yönelik bir hamle olarak görülse de Maltepe’deki Espressolab kafesinde yaşanan olay, işin farklı bir boyuta evrildiğini gösterdi. Miting sonrası kafe önünde toplanan bir grup ile içerideki müşteriler arasında çıkan tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü ve dört kişi gözaltına alındı. Bu olay, boykotun bir demokratik tepki olmaktan çıkıp fiili şiddete dönüşme riskini ortaya koyuyor.
Demokratik Tepki mi, Tehlikeli Kutuplaşma mı?
Boykot, tüketicilerin ekonomik tercihleriyle protesto hakkını kullanmasının bir yolu olabilir. Ancak özellikle sert siyasi kutuplaşma dönemlerinde, bu tür çağrılar toplumsal gerginliği artırabilir ve kontrol edilemez noktalara ulaşabilir. Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, boykotların sadece şirketleri değil, orada çalışan insanları da olumsuz etkileyerek ekonomik kaos yaratabileceğine dikkat çekiyor. Nitekim, boykotun giderek bir ekonomik savaş aracına dönüşmesi, siyasi tarafların birbirini saf dışı bırakma yöntemine dönüşürse, bu süreçten en büyük zararı yine halk görecektir.
CHP, Haklı Mücadelesinde Haksız Duruma Düşebilir
Eğer bu tür olaylar devam ederse, CHP haklı olduğu bir konuda haksız duruma düşebilir. Çünkü şiddet içeren protestolar, toplumun geniş kesimlerinde tepkiyle karşılanır ve partinin demokratik duruşuna gölge düşürebilir. Türkiye’de geçmişte de pek çok toplumsal hareket, şiddete yönelince kamuoyunun desteğini kaybetmiştir. CHP’nin bu süreçte dikkat etmesi gereken en önemli nokta, haklı mücadelesini demokratik çerçevede tutarak provokasyonlara mahal vermemek olmalıdır.
Özgür Özel ve diğer muhalefet liderleri, bu tür çağrıların halk üzerindeki etkisini doğru analiz etmeli ve söylemlerini ona göre şekillendirmelidir. Boykotlar, bir ekonomik baskı aracı olmaktan çıkıp fiziksel şiddete dönüştüğünde, demokrasiye zarar verir ve kutuplaşmayı artırır. Türkiye’nin içinde bulunduğu mevcut siyasi atmosferde, diyalog ve uzlaşma kültürünü ön plana çıkarmak, uzun vadede hem CHP hem de toplumun geneli için daha faydalı olacaktır.
Unutulmamalıdır ki, demokratik mücadelede yöntem, en az haklılık kadar önemlidir. Şiddetin gölgesinde kalan bir hareket, haklılığını kanıtlamakta zorlanır.
Tandoğan Uysal