Türkiye’de bağımsız gazetecilik yapmak, adeta diken üstünde yürümekle eşdeğer. Gerçekleri yazan, halkın hakkını savunan her gazeteci, mahkemelerle, tehditlerle ve baskılarla karşı karşıya kalıyor. Son olarak, Sözcü Gazetesi’nin Muğla muhabiri Yaşar Anter’e açılan tazminat davası, Türkiye’de basın özgürlüğünün ne kadar büyük bir baskı altında olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Ben de Sinpaş’ın Marmaris Kızılbük’te inşa ettiği devasa otel ve devre mülk projesinin doğaya verdiği zararı yazdığım için benzer süreçleri yaşadım. Yazılarım, belgelerim ve ortaya koyduğum gerçekler nedeniyle sürekli mahkeme tehdidiyle karşı karşıya kaldım. Ancak bugün geldiğimiz noktada, Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri, yazdıklarımı doğrulayan kararlar verdi.

Marmaris Belediyesi, Sinpaş’a belediye bütçesinin üç katı büyüklüğünde rekor bir para cezası kesti. Peki, bu süreç insanı korkutmuyor mu? Tabii ki korkutuyor! Ama gerçek gazetecilik, korkunun karşısında durup, gerçekleri yazmaya devam etmektir.

Bağımsız Gazetecilik, Mahkeme Salonlarında Sınanıyor

Türkiye’de gazetecilerin en büyük korkusu, gerçekleri yazdıkları için yargılanmak ve susturulmaya çalışılmak. Yaşar Anter bugün yargılanıyor. Ben, Sinpaş hakkında yazdığım her haber sonrası mahkeme tehditleriyle karşılaşıyorum. Yarın, başka bir gazeteci de aynı kaderi yaşayacak.

Türkiye’de hakikati yazmak isteyen gazeteciler, haber masasında değil, mahkeme salonlarında mesai harcıyor.

-Bir gazeteci için en büyük utanç, mahkeme kararıyla tekzip yayınlamak zorunda kalmaktır.

-Ancak gerçek gazeteciler, ne kadar baskı olursa olsun yazmaya devam eder.

-Çünkü gazeteciliğin özü, kamu yararına çalışmak ve halkın doğru bilgiye ulaşmasını sağlamaktır.

Sinpaş Vakası: Gerçekler Kazandı, Peki Ya Bundan Sonra?

Sinpaş’ın Marmaris Kızılbük’te yaptığı çevre felaketi, sadece doğaya zarar vermekle kalmadı, gazetecileri susturmaya çalışan hukuki baskının da sembolü haline geldi.

Bugün geldiğimiz noktada:

Mahkemeler, Sinpaş’ın hukuksuz uygulamalarına karşı kararlar verdi.

Marmaris Belediyesi, şirkete devasa cezalar yazdı.

Halkın ve çevrecilerin mücadelesi sonuç verdi.

Peki, bundan sonra ne olacak? Bu devasa beton yığını, Marmaris’in en güzel koylarından birini nasıl terk edecek?


Gerçek Gazetecilik, Susturulamaz!

Bugün Yaşar Anter yargılanıyor, ben tehdit ediliyorum, başka bir gazeteci benzer baskılarla karşı karşıya kalıyor. Ama gerçek gazetecilik susmaz!

Bağımsız gazetecilik yapmak, yalnızca gazetecilerin değil, tüm toplumun hakkı ve sorumluluğudur. Eğer bizler susturulursak, eğer gerçekler yazılamaz hale gelirse, toplum da bu karanlığa mahkum olur.

Bu yüzden, ne olursa olsun yazmaya devam edeceğiz. Çünkü gazetecilik, sadece meslek değil, halkın hakkını savunma mücadelesidir.