Doğru bildikleriniz yanlış, yanlış bildiklerinizde doğru çıkabilir. Bu da neyin nesi nereden çıktı şimdi demeyin bu biliminde kabul ettiği bir felsefe. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kahraman bildiklerimiz hain, hain bildiklerimiz kahraman çıkabilir” cümlesini kurduğunda sadece izlemekle ve dinlemekle yetinenler hayatında bir değişiklik olmadı. Bilgi sahibi olmadan Muğla değimiyle “utumuna” fikir sahibi olanların Muğla’yı getirdiği hal ortadadır. Seydikemer karayolunda yapımı devam eden Karabel Tüneli’ndeki çalışmaları hepimiz yakından takip ediyoruz. Bir birin ikizi iki tüp halinde 6 bin 720 uzunluğunda tünel inşaatı 500 gün içinde tamamlanarak vatandaşın hizmetine sunulacak. Hem de ücretsiz! Yaklaşık 900 metrelik paralı bir tünelden geçtikten sonra neredeyse yedi kilometrelik bir tünelden de ücretsiz geçilecek. Yanlı yapılanları söylerken doğru yapılanları da alkışlamak en büyük vazifemiz. Bu tüneli kazandıran herkese bir Muğlalı olarak teşekkür ediyorum.
***
Şimdi bazı doğrular, doğruluğu ispat edilemediği için uzun süre yanlış kabul edilmiştir; bazı yanlışlar da yanlışlığı ispat edilemediği için uzun süre doğru…Büyük bir maharetle birbirine karıştırılan ahlak ve etik, aslında çok farklı anlamları ifade eden iki önemli felsefi kavramdır. Dahası, birçok filozof ve felsefecinin, başlangıçtan bugüne üzerinde durduğu ve çeşitli anlamlar yüklemeye çalıştığı bir tartışmadır. Tabi, toplumla olan ilişkisi münasebetiyle sosyolojinin inceleme sahasına da girmiştir. Bu iki saygın kavram üzerinde başlayan tartışma, tüm cesaretini temelde “Doğru nedir?” sorusundan almaktadır. Doğru nedir? Şimdi bazı doğrular, doğruluğu ispat edilemediği için uzun süre yanlış kabul edilmiştir; bazı yanlışlar da yanlışlığı ispat edilemediği için uzun süre doğru… Ahlak, daha çok yerel bir anlama karşılık gelir. Etikse çok daha geniş çerçevede ele alınması gereken bir niteliğe sahiptir. Yani ahlakı, etiğin sadece iç organlarından biri olarak tanımlayabiliriz. Belki epistemoloji de burada bir miktar ele alınabilir. Bilgi felsefesi yani… Siyasetçilerin siyaset üretirken, rakiplerini alt etmek adına giriştikleri mücadelede, bir takım yollara başvurmaları etiktir. Ancak rakibini “siyaseten yenemeyen” bir politikacının, onun özel hayatına dair bazı doneleri toplum önünde ifşa etmesi ahlaki bir meseledir. Bu benim görüşüm tabi… Bazıları Machiavelli mantığıyla hareket edip, “siyasette her yol meşrudur” diyebilirler. Buna karşın bazıları da insanların özel hayatını ifşa etmeyi ahlaki kurallara aykırı bularak, siyasetle özel hayatın ayrı tutulması gerektiğini savunabilirler.
***
Bugün siyasetin tüm basamaklarında etik ile ahlak arasında gidip gelen davranış modellerine şahit oluyoruz. Siyasetçilerin, belli etik kurallara uyarken, birçok ahlaki kuralı da aynı oranda çiğnediklerini hep birlikte görüyoruz. Mesela Amerika’da, siyaseten alt edilemeyen Başkan Bill Clinton’ın Monica adlı bir kadınla olan gayri meşru ilişkisi gündeme taşınmış ve özel hayatının tüm gazetelerde büyük puntolarla yayınlanmasıyla Clinton’ın siyasi hayatını bitirilmişti. Oysa Clinton, birçoklarına göre başarılı bir siyasetçiydi. Clinton dünya barışının, özellikle Ortadoğu barışının tesisi için yoğun çaba sarf etmişti. Ancak Yahudi Lobisi ile yaşadığı sorunlar, Yahudi baronlarının isteklerine karşı duruşu ve direnişi, -bazıları içinonun siyaset sahnesinde kalmaması gerektiği inancını doğurmuştu. Yapılan birçok etik girişimlerin başarılı olamaması üzerine de ahlaki olmayan bir yola başvuruldu ve Clinton’ın “yasak aşkı” sahneye sürüldü. Ve istenen oldu. Clinton gitti! Yerineyse, gerçek bir İsrail hayranı olan George Bush getirildi. Onun icraatları da ortada! İsrail güdümündeki Ortadoğu kan gölü… Ölenlerse sadece masum sivil Müslüman halk! Tam da İsrail’in istediği gibi…
***
Muğla’da ise öncelikle siyasetin ve siyasetçilerin, kendilerini ve toplumu bağlayacak pozitif ahlak kuralları geliştirmeleri lazım. Daha çok toplumsal norm ve değerlerin çizgisinde belirlenecek olan ahlak kuralları… Eğer demokrasiye hakikaten inanıyorlarsa ve demokratik bir Türkiye’nin inşasını yürekten arzu ediyorlarsa bunu yapmaları lazım. Bunu kabul edip, meşru ve pozitif kulvarda yarışmaya lütfederlerse ne ala; yok eğer siyasette her türlü ahlak ve etik kuralları hiçe sayarak devam etmek isterlerse bilmelidirler ki, bu sadece gücünü tabandan alansiyasetçilerin gücüne güç katmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.