Muğla Gazetesi olarak sürdürdüğümüz yayıncılığımıza bir yeni yayını daha eklemeye hazırlandığımız süreç nedeniyle yazılarımız kesintiye uğradı.

Muğla Gazetesi’nden sonra yine Menteşe merkez ilçede 8 yıldır yayın hayatını sürdüren Muğla Haber Gazetesi de el değiştirerek, mensubu olduğumuz Muğla Gazetesi’ne kardeş olarak Göçer ailesinin yönetimine geçti.

Haliyle de gerek gazete devir işlemleri, gerek yeni bir sistemin oluşturulması ve gerekse fiziki anlamda yapılan değişiklikler nedeniyle Orhan Çakır başkanın vefatını içeren yazımızın ardından yazılarımıza bir süre ara vermek durumunda kaldık.

Bu nedenle sizlerden af dileyerek, kaldığımız yerden devam edelim.

***

Zaten kötü başlayan bir yılın içindeyken, bir de insanı tarifsiz duygulara sevk eden günler de yaşanmıyor değil insanlık adına, şehrimiz adına.

Malum geçtiğimiz günlerde Muğla’nın Menteşe ilçesi Ortaköy Mahallesi’nden Mutlu Kartiz isimli bir kardeşimizin vatani görevini yaptığı Kıbrıs’ta, üstelik terhisine 50 gün kala talihsiz bir kaza sonucu şehit düştüğü haberi yüreklerimizi dağladı.

Muğla ili, Şehidine olan son görevini icra etti ve şehit askerimiz Pazar günü (dün) gözyaşları arasında toprağa verildi.

Aynı gün içerisinde evimize geldiğimizde mahallede davulların çaldığını duyuyordum.

O an hissettiklerim nedeniyle, sosyal medya mecrası olan twitter’e amacı doğrultusunda bir tweet paylaşımında bulunmak geldi içimden.

Dedim ya; “insanı tarifsiz duygulara sevk eden günler yaşanıyor” diye. İşte tam da bundan söz ediyorum.

Duygularımı aktardığım tweeti noktası virgülüne paylaşmak isterim.

“Bir yerde şehit cenazesi ve yanan yürekler, bir yanda dövülen davullar ve yaşanan mutluluk. Hepsi aynı gün içinde yaşanıyor. Hayat dediğin acısıyla tatlısıyla böyle bir şey işte.”

Sahi hayat hep böyle miydi?

Farkındalıklarımız arttığı için mi sadece bu dönemde böyle mi olduğu hissiyatımız gelişti?

Yavaş yavaş “merhaba” dediğimiz orta yaş dönemlerimize karşılık gelen bu dönemde yaşanılanlar elbette hayatın içinde yer alan gelişmelerdi ama hiçbir dönem içinde bulunduğumuz 2020 yılında yaşananlar gibi insanlığı etkilemedi desek abartmış olmayız diye düşünmeden edemiyorum.

Ölümler, mutluluklar her şey insan için evet kabul ama insanlığın kendi temeline dinamit koyduğu bir dönemi de, hayatın tümünde yaşanan veya yaşanacak olanlarla kıyaslamak doğru olmayacak.

***

Acı ve mutluluğun aynı gün içinde yaşandığı bir günü özetlemeye çalışırken, yine sosyal medya kanalıyla duyurulan bir kayıp haberi de psikolojimizi darmadağın etti.

Çığ gibi büyüyen bir duyarlılıkla, genç bir kızımızın kayıp olduğu ve hayatından endişe edildiği yönündeki paylaşımlar bir daha tekrarı olmayacak olan dünkü Pazarımızın şehit acısının üzerine ikinci bir endişe verici gündemiydi.

Muğla’nın Ula ilçesi Akyaka Mahallesi’nde yaşayan 27 yaşındaki Pınar Gültekin’den 3 gündür haber alınamadığı paylaşımları sardı sosyal medyayı.

Herkes bu paylaşımın daha fazla kitlelere duyulması ve genç arkadaşımızın bulunmasına yönelik paylaşım katkısı veriyordu.

Gözümüz kulağımız bu arkadaşımızın bulunduğu yönündeki bir habere kanalize olmuş durumda.

***

Keyfimiz kaçık, endişe ve kaygı yaşamımızın her alanını ablukaya almış durumda. Artık yeni bir kötü haber alacak ya da duyacak yerimiz de kalmadı.

Genç arkadaşımızdan umut dolu bir haber almayı çok istiyoruz. Aklımıza kötü şeyler getirmeden, Pınar’dan gelecek güzel bir habere adeta kilitlenmiş durumdayız. 

Kısacası iyi haberler duymayı artık çok istiyoruz. Bir insanın, bir annenin, bir babanın mutluluğundan mutluluk duymaya çok ihtiyacımız var.

Biz ne kadar endişe içindeysek, bu genç arkadaşımızın ailesinin yaşadığı endişeyi düşünmek bile istemeyiz.

Bu nedenle genç kızımızı görenlerin gazete haberlerinde ve sosyal medya paylaşımlarındaki telefon numaralarına bir haber vermeleri yürekleri serinletecek.

Huzurun hakim olduğu, yüzlerin güldüğü, insanların normal düşünebildiği günlere olan özlem ve umut ile sonlandıralım.