Yerel sorun ve gelişmeler önemli.

Bunları gündeme taşımak da bir o kadar önemli.

Kenti ilgilendiren konu ve sorunların ele alınması, eleştirel yaklaşımlar getirilmesi veya çözüm yollarına yönelik fikirler ortaya atılması, icra ettiğimiz mesleğimizin kamu yararı taşıyan yanı.

Birilerini itibarsızlaştırmaya yönelik yaklaşımlarla sırf suni gündem oluşturmak niyetiyle yapılan sosyal medya paylaşımları üzerinden kendimize vazife çıkartmayı uygun bulmuyoruz.

Yani İstanbul’da görev yapmaya başlamış bir bürokratın, görev alanında değişikliğe uğramasını, bir itibarsızlığa uğramışcasına yapılan paylaşımlarla kent gündemini meşgul etmek bizim işimiz değil.

Ya da gerek sosyal, gerekse insani mesafenin korunamadığı bilgi kaynaklarıyla yapılan ikili ilişki görüşmeleri sonucunda aynı isimlerin kayıkçı kavgalarına çanak tutmak üzerinden de gündem yaratmak gibi bir derdimiz de yok.

Derdimiz Muğla, derdimiz vatandaş, derdimiz kamu yararı ya da zararı içeren konuları gündeme taşımak.

İşte bu nedenledir ki, sözünü ettiğimiz dertlerimizden yola çıkarak, gazetemizin de içinde yer aldığı işhanının 5. katından her gün izlediğimiz bir manzaradan söz edeceğim.

Gazetemiz Vergi Dairesi karşısında bulunan İsmet İnönü Caddesi üzerindeki işhanında yayınlarını sürdürüyor.

Salgın zamanındaki “evde kal” çağrılarına rağmen kentteki hareketliliği ya da sakinliği, park ihlallerini, trafikte yaşanan sıkıntıları, insan davranışlarını ve daha nice örnekleri, ofisimizin kuşbakışı ortamından gözlemleyip, fotoğraflayabiliyoruz.

Ne yalan söyleyeyim, bu sirkülasyonun gözlemlenmesi açısından ofisin konumu avantajlı olduğu gibi manzara olarak da çok güzel, yani kent ağzımızla bakınması da bir o kadar güzel.

Ancak istisnasız her gün, günün herhangi bir saatinde araç korna seslerini yoğun olarak duymak mümkün. Günlük araç trafiğindeki korna sesinden söz etmiyoruz, yoğun ve ısrarlı çalan korna sesinden söz ediyoruz.

“Bu gürültü de nedir” diye baktığımızda da istisnasız her gün, Muğla deyimiyle hem karnı geniş, hem de rahatlığı, dünya düzeninde az rastlanır nitelikteki bazı sürücülerin, başkalarına saygı duymaz şekilde yolun başka araçlar tarafından geçişini engelleyecek şekilde bırakıp gittiği araçlarının sebep olduğu krizi görmek mümkün.

Geçenlerde bir okul servisi yakıp dörtlülerini, bırakmış gitmiş aracını. İstisnasız 20 dakika uzun kuyrukların oluştuğu caddeyi görmeliydiniz.

Ya da gelişigüzel bir şekilde park ettiğini sanan sürücülerin yarattığı aynı manzaralar.

Bütün bunlar olurken, her yerde görmeye alışık olduğumuz trafik ekiplerinin sözünü ettiğimiz süreler içinde hiç olmadıkları.

20 dakikalık krizde de, 5 dakikalık krizde de yoklardı.

Konuyu Muğla Emniyet Müdürlüğü bünyesindeki Trafik müdürlerimizin dikkatine sunuyoruz.

Bu gelişi güzel, özensiz sürücü tutumları nedeniyle olası bu cadde üzerinde bir ambulans, itfaiye ya da polis aracı da mahsur kalabilir.

Burada ciddi bir sorun var.

Hatta bu sorunu yazımız içine sığdıracağımız fotoğraf da görüp, anlamak mümkün.

Cadde üzerindeki cepler de ihtiyaca karşılık veremiyor. Vermediği için de o küçücük yerlere sığıştığını sanan sürücüler, araçlarını sözde park edip, işlerini görmeye gidiyorlar.

Tavsiyemiz; hiç değilse araç yoğunluğunun fazla olduğunun öngörüldüğü saatlerde, İsmet İnönü Caddesi üzerinde bir trafik ekibinin konuşlandırılması. 

Sorun ancak bu yolla çözülecektir. Bizden söylemesi.

***

Bir başka tespitimiz ise, merkez Menteşe ilçemizde bir zabıta noktasının ihtiyaç hale geldiği.

Cüzdanını, kimliğini ya da herhangi bir eşyasını düşüren bir kişi, belediyeyi, polis merkezini bilmeyebilir. Yani kent dışından gelen birileri de olabilir.

Bu eşyaları bulan vatandaşlar, bulduklarını çoğu zaman belediye ya da polis merkezine götürmek yerine, yakındaki esnaf dükkanlarına bırakmayı tercih edebiliyorlar.

Bu nedenle bu tür ihtiyaçların karşılanabileceği bir zabıta noktasının ihtiyaç haline gelmeye başladığını belediye yetkililerine duyurmayı görev kabul ederek, sonlandıralım.