Türk siyasetinde değişim rüzgarları eserken, siyasilerin bir anda eski kutuplaşmaya dönmesi toplumda büyük bir rahatsızlık yaratıyor. Ayrıca, siyasilerin söylemlerinin yalnızca siyaset amacıyla yapıldığını açıkça ifade etmeleri, siyasetçilerin güvenilirliğini sorgular hale getirdi.
Bu ayrıştırıcı siyasetten vazgeçin
Siyasi tartışmaların sert ve zaman zaman kutuplaştırıcı bir dil üzerinden yürütülmesi, yalnızca siyasetçiler arasında değil, halk arasında da ayrışmalara neden oluyor. Oysa sevgi, toplumun bir arada yaşamasını sağlayan en temel duygulardan biridir.
Eğer siyaset dilinde sevgi ve saygı hakim olsa, farklı ideolojiler arasında daha fazla hoşgörü ve diyalog geliştirilebilir, böylece ülke genelinde daha barışçıl ve huzurlu bir atmosfer yaratılabilir.
Ülkeyi kucaklayan sevgiye muhtacız
Bir ülkede ekonomik sıkıntılar olabilir. İnsanlar çok zor koşullarda yaşayabilir. Ancak o ülkede tüm toplumu kucaklayan bir sevgi olursa, tıpkı ailelerde olduğu gibi her zorluk göğüslenir. Eğer sevgi yoksa, o aile dağılır. Bir ülke için de aynı şey geçerlidir. Siyasetçilerin asli görevleri arasında halkına sevgi ve saygı göstermek olmalıdır. Bu, ulusal birliğin temelidir.
Sevgi her şeyin ilacıdır
Sevgi dolu bir siyasi anlayış, halkın karşılıklı güvenini artırır; öfke yerine empatiyi öne çıkarır. Böyle bir yaklaşım, toplumun en temel sorunlarının çözümüne daha hızlı ve yapıcı bir şekilde ulaşılmasını sağlar. Çünkü sevgi, birleştirici bir güçtür; karşılıklı saygı ve anlayışı teşvik eder.
Sevgisiz bir toplum kaostur
Sevgisiz bir toplum, kutuplaşmaya ve kaosa açık hale gelir. Bu yüzden, sevginin hem toplumsal yaşamda hem de siyasette yaygınlaşması, ülkeyi sarıp sarmalayacak bir iyileştirici güç olabilir. Sevginin ön plana çıktığı bir Türkiye, hem halkın güvenini kazanır hem de geleceğe umutla bakar.
Tandoğan Uysal