Suriye’de Beşar Esad rejiminin 63 yıllık iktidarına son verilmesi, dünya genelinde büyük bir şaşkınlık yarattı. Ancak bu ani çöküşün arkasındaki stratejik hamleleri anlamak için, olayları yalnızca bölgesel değil, küresel bir perspektiften değerlendirmek gerekiyor. Esad rejiminin çökmesiyle Rusya’nın Suriye’den elini çekmesi, Ukrayna’daki çıkarlarına odaklanmasını sağlayan bir pazarlığın sonucu gibi görünse de, bu pazarlığın gizli kazananı İsrail olmuştur.
Esad Rejiminin Düşmesi: İsrail İçin Tarihi Bir Avantaj
Esad rejiminin çöküşü, en çok İsrail’e yaramıştır. Suriye, uzun yıllardır İsrail için hem askeri hem de ideolojik bir tehdit olarak görülmekteydi. Özellikle İran’ın Suriye üzerinden İsrail’e yönelik saldırı kapasiteleri, Tel Aviv yönetimi için en büyük güvenlik kaygılarından biriydi. Ancak Esad rejiminin düşmesiyle birlikte bu tehdit, ciddi ölçüde azalmış durumda.
İran’ın Etkisi Zayıfladı:Esad rejiminin çökmesi, İran’ın Suriye üzerindeki nüfuzunu da önemli ölçüde zayıflattı. İran’ın, Suriye üzerinden Hizbullah’a sağladığı lojistik destek ve İsrail’e yönelik tehditleri, Esad sonrası dönemde ciddi bir darbe alabilir.
Güvenli Bölge:Suriye’deki rejim değişikliği, İsrail’in kuzey sınırlarında daha güvenli bir ortam yaratabilir. İsrail, bu fırsatı kendi sınır güvenliğini artırmak ve İran’ın bölgede kalıcı bir varlık oluşturmasını engellemek için kullanabilir.
Bu gelişmeler, İsrail’in yalnızca güvenliğini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgedeki stratejik üstünlüğünü de pekiştiriyor.
Rusya’nın Pazarlık Masasında İsrail
Esad rejiminin çöküşünün arkasındaki stratejide, Rusya’nın İsrail’i ABD’nin önüne bir “teklif” olarak sunduğu açıkça görülmektedir. Bu pazarlığın temel unsurları şunlardır:
ABD ve İsrail İçin Cazip Bir Sonuç: Esad rejiminin çökmesi, ABD’nin Orta Doğu’daki politikalarına destek verirken, İsrail’in güvenliğini garanti altına almıştır. Bu durum, ABD ve Batı için Rusya’nın Suriye’den çekilmesini daha cazip bir hale getirmiş olabilir.
Rusya-İsrail İşbirliği:Rusya, son yıllarda İsrail ile ilişkilerini dengede tutmaya özen göstermiştir. Esad rejiminin çöküşü, Moskova’nın Tel Aviv’e dolaylı bir desteği olarak okunabilir. Bu destek, Rusya’nın ABD ile yürüttüğü pazarlıkta İsrail’i önemli bir unsur olarak öne çıkardığını gösteriyor.
Rusya’nın bu hamlesi, ABD ve Batı’ya şu mesajı veriyor: “Suriye’yi bıraktım, ancak karşılığında Ukrayna’da istediğimi alırım.”
İsrail’in Kazançları: Yeni Güç Dengesi
Esad rejiminin çökmesi, İsrail’in güvenliğini artırmasının yanı sıra, bölgedeki stratejik hedeflerine ulaşmasını kolaylaştırmıştır. Özellikle şu konularda İsrail’in avantaj sağladığı söylenebilir:
Sınır Güvenliği:Suriye’deki rejim değişikliği, İsrail’in kuzey sınırlarında daha güvenli bir ortam yaratmıştır. Bu, İran ve Hizbullah tehdidinin azalmasına da yardımcı olacaktır.
Bölgesel Etki: Esad rejiminin çökmesiyle oluşan boşluk, İsrail’in bölgede daha fazla nüfuz sahibi olmasını sağlayabilir. İsrail, bu durumu kendi çıkarlarına göre şekillendirmek için fırsat kollayacaktır.
Uluslararası Destek:Esad’ın düşmesi, Batı’da İsrail’in güvenlik kaygılarına verilen desteği artırabilir. Özellikle ABD, bu durumu İsrail’in lehine değerlendirmek için yeni adımlar atabilir.
Rusya’nın Stratejisi: Suriye’yi Ver, Ukrayna’yı Al
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye’de Esad rejimine desteğini çekmesi, İsrail’i de kapsayan geniş bir jeopolitik pazarlığın parçası gibi görünüyor. Bu pazarlıkta, Suriye’deki rejim değişikliğine karşılık Rusya’nın Ukrayna’daki çıkarlarını güçlendirmesi amaçlanmış olabilir.
Bu pazarlığın sonuçları, önümüzdeki dönemde daha net bir şekilde görülecektir. Ancak şimdiden belli olan bir şey var: Esad rejiminin çöküşü, Rusya için yalnızca bir geri çekilme değil, aynı zamanda İsrail üzerinden Batı’ya sunulan stratejik bir tavizdir.
İsrail’in Büyük Kazancı
Esad rejiminin çökmesi, Orta Doğu’da yeni bir güç dengesi yaratmıştır. Bu gelişme, İsrail için tarihi bir avantaj sağlamış ve Tel Aviv’in uzun yıllardır karşı karşıya olduğu güvenlik tehditlerini büyük ölçüde azaltmıştır.
Rusya, bu hamlesiyle yalnızca Suriye’den çekilmekle kalmamış, aynı zamanda İsrail’i ABD’nin önüne stratejik bir “hediye” olarak sunmuştur. Bu durum, hem Batı ile pazarlıkta elini güçlendirmiş hem de Ukrayna’daki hedeflerine odaklanmasını kolaylaştırmıştır. Ancak bu pazarlığın nihai sonuçlarını görmek için Ukrayna’da ve Orta Doğu’da yaşanacak gelişmeleri dikkatle izlemek gerekecektir. Esad rejiminin çöküşü, yalnızca bir rejimin sonu değil, aynı zamanda küresel bir stratejik hesaplaşmanın yeni başlangıcıdır.