CHP’nin başlattığı “Kırmızı Kart” kampanyası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı erken seçime zorlamayı hedefleyen cesur bir hamle olarak dikkat çekiyor. Ancak bu kampanyanın, Türkiye’nin mevcut siyasi atmosferinde beklenen sonucu verip veremeyeceği tartışmalı. AK Parti, kötü ekonomik tabloya rağmen hâlâ ciddi bir seçmen desteğini koruyor ve bu durum, muhalefetin erken seçim baskısını yeterince etkili kılmasını zorlaştırıyor.

Bugün yapılan kamuoyu anketleri, AK Parti’nin CHP karşısında erken seçim mesajı verecek düzeyde oy kaybetmediğini gösteriyor. Çok ciddi geçim sıkıntısına rağmen AK Parti’nin bu gücünü koruması, Erdoğan’a duyulan güvenin, liderliğinin karizmasının ya da ana muhalefetin alternatif hükümet görüntüsü verememesinin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Bu tablo, Erdoğan’ın erken seçim kararını gündeme getirme olasılığını da düşürüyor.

Erdoğan Erken Seçime Neden Gitsin?

Erdoğan’ın erken seçim kararı alması için ortada bir yasal zorunluluk bulunmuyor. Üstelik AK Parti, bugüne kadar erken seçim kararlarını yalnızca kendi avantajına olduğu dönemlerde aldı. Bugün ise, kötü ekonomi koşullarına rağmen Erdoğan’ın liderliğinde AK Parti’nin anketlerde hâlâ güçlü bir seçmen desteği olduğu görülüyor. Bu durum, erken seçimin iktidar açısından büyük bir risk teşkil ettiğini ve bu yüzden Erdoğan’ın böyle bir adımı atmasının zor olduğunu ortaya koyuyor.

CHP’nin Kampanya Başarısı İçin İhtiyaç Duyduğu Unsurlar

CHP’nin bu kampanyadan başarı elde etmesi, iki temel stratejik adıma dayanıyor:

1. İttifakları Yeniden Güçlendirmek

CHP’nin Millet İttifakı’nı yeniden toparlaması, HDP başta olmak üzere farklı toplumsal kesimlerin desteğini alacak adımlar atması gerekiyor. 2023 genel seçimlerindeki dağınıklık, muhalefetin başarısını sınırlayan önemli bir faktördü. Yerel seçimlere giderken daha geniş tabanlı bir ittifak stratejisi geliştirilmesi kritik önemde.

2. Alternatif Liderlik Sunmak

Kamuoyu yoklamalarına göre, seçmenlerin bir kısmının ekonomik kriz ortamına rağmen AK Parti’ye olan desteği sürdürmesinin nedeni, CHP’nin alternatif liderlik ve hükümet vizyonu sunamaması olarak değerlendiriliyor. CHP’nin, “Özgür Özel mi yoksa Ekrem İmamoğlu ile mi yoluna devam edeceği” konusundaki belirsizliği seçmen nezdinde güven bunalımına yol açıyor. O nedenle CHP, liderini belirleyerek hem sahada güçlü bir hareket başlatmalı hem de somut bir çözüm vizyonu ortaya koyarak halkın güvenini kazanmalıdır. Sadece ekonomik eleştirilerle değil, kapsamlı bir alternatif programla seçmenin karşısına çıkılmalı.

Kamuoyu Desteği ve Erken Seçim İhtimali

Bugün kamuoyu anketleri, AK Parti’nin hâlâ güçlü bir oy potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel ile sahaya inmesi, iktidara karşı yeni bir hareketlilik yaratabilir. Ancak kamuoyunda Erdoğan’a duyulan güven ve muhalefete yönelik güvensizlik sürdüğü sürece, erken seçim ihtimali zayıf kalacaktır. CHP’nin bu kampanyayı başarıya ulaştırabilmesi için sokakta güçlü bir toplumsal tepki oluşturması ve seçmene güven veren bir seçenek sunması gerekiyor.

Erken Seçim Zor Ama Oyun Değişebilir

CHP’nin “Kırmızı Kart” kampanyası, Erdoğan’ı doğrudan erken seçime götürmesi zor bir hamle gibi görünse de doğru yönetildiği takdirde siyasetin seyrini değiştirebilir. Ancak kamuoyu anketleri ve mevcut siyasi atmosfer dikkate alındığında, bu kampanyanın başarılı olabilmesi için daha kapsamlı bir stratejiye ihtiyaç olduğu açık.

CHP Güven Veren Politikalara Önem Vermeli

Kart doğru oynanırsa CHP, Erdoğan karşısında oyunun kurallarını değiştirebilir. Ancak bugünkü şartlar altında sadece bir kampanya ile sonuç alınması mümkün görünmüyor. Eğer muhalefet, güven veren bir liderlik sergilemez ve halkla güçlü bir bağ kuramazsa, bu hamle de havada kalabilir ve iktidarın sahada güçlü kalmaya devam ettiği bir süreç olarak hatırlanabilir.