Seviyoruz vallahi billahi seviyoruz.
Toplum olarak, taklacılığı, şakşakçılığı, şatafatı seviyoruz.
Hele bütün bu saydığım özelliklere sahip zümrelerin kendilerini daha rahat ifade etmelerine olanak sağlayan törenler düzenlemeyi ve o törenlerde boy göstermeye bayılıyoruz.
Bu dönemde adeta hasret kalmışız o törenlere.
Neyse ki, o tören hasretimizi Muğla İl Sağlık Müdürlüğü giderdi.
“Ne oldu da tören düzenlendi” diye sorabilirsiniz.
Aslında ahım şahım bir şey de olmadı.
Yani oldu da, olması gereken abartılarak olduruldu.
Yani törenlik bir şey yoktu anlayacağınız.
“Eveleyip gevelemesene” dediğinizi duyar gibiyim, o nedenle hemen konuya gireyim.
Muğla ilinin sağlık sektöründeki ihtiyacına yönelik Sağlık Bakanlığı’nca gönderilen 18 adet ambulansın Sağlık Müdürlüğü bahçesindeki, ilçelere dağıtım törenini bizzat yerinde izledik.
Malum siyasetin de hareketlendiği şehrimizde havayı koklamak için bizler de bulunduk o törende.
Amaç sadece havayı koklamaktı yoksa ambulans dağıtım ya da buna benzer törenlerde önümüze ne konulacağını biliriz genel anlamda.
Bundan önceki ambulans dağıtım törenine katılımımızın üzerinden en az 15 yıl geçmiştir, iyi hatırlıyorum mesela.
Çarşamba günü (bugün) düzenlenen de aynısının tıpkısıydı, değişen bir şey yoktu.
Sadece biraz taklacı ve şakşakçı sayısında artış vardı o kadar.
Dolayısıyla yine aynı bilindik manzaralar dışında ne olabilirdi ki ekstra bir gelişme dışında.
Bu en az 15 yıl önce dağıtılan ambulanslar vazifelerini yapmış ve emekliye sevk edilmiş belli ki. Yenilerine ihtiyaç doğmuş. Gerçi kullanılabilecek durumda olanların bakımı yapıldıktan sonra sağlık istasyonları bünyesinde değerlendirilecekmiş.
En azından milli servetin değerlendirilmesi anlamında olumlu bir gelişme diyebiliriz buna.
Neyse bunlar detay tabi. O detayları gazetemiz sayfalarında haber olarak okuyabilirsiniz.
Gelelim bizim gözümüze çarpanlara.
Bu abartılı töreni tuhaf karşıladım. Neden mi, hemen ifade edeyim.
Bir kere Sağlık Bakanlığı, görev ve hizmet tanımı içerisinde bulunan asli görevini yerine getirmiş ve insan sağlığı için gerekli olan ambulansları temin ederek, ihtiyaç sahibi bölgelere ve o bölgelerdeki sağlık kurumlarının kullanımına göndermiş.
Yani olması gerekeni yapmış.
Bizim Sağlık Müdürlüğü ise, o ambulansları sanki kendi üretmiş gibi görücüye çıkarttı.
Şehir merkezinde ambulans konvoyu düzenlemesi de cabası.
Yani bu iş, “belediyenin bugün şehrin çöplerini topladık” diye merasim düzenlemesi gibi bir şeye benziyor.
Sırala ambulanslarını, çektir fotoğraflarını, yazdır bilgi notunu, servis et basına. Ya da bu pandemi döneminde sadece çağır basını çektir fotoğrafını, ver bilgini bilgilensin kamuoyu.
Böyle bir hizmetin şatafattan uzak, vatandaş odaklı ve sade bir şekilde kamuoyuna sunulması normal olandı.
Bunun için coğrafyamızın dört bir yanından insan çağırmak da neyin nesi?
Hadi madem ille de tören yapacaksın, kısıtlı sayıdaki, belirlenmiş bürokratlarla bu işi yapıp geçeceksin.
Ama ne mümkün? Maşallah duyan gelmiş.
Siyasetin tüm ana unsurları da Sağlık Müdürlüğü bahçesindeydi. Ana protokolü saymıyorum bile. Onların dışında ilçe belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri, sendika başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, sağlık çalışanları vs. vs.
Gereksiz davetli topluluğu, adeta bir dolgu malzemesi görevi üstlenmiş.
Herkes yine fotoğraf çektirmenin, birbirinin üzerinden atlamanın derdinde.
İşin trajikomik tarafı, Sağlık Müdürlüğü bahçesinde adeta Covid-19 kol gezdi.
Şöyle bir başlık iyi de olurdu, günün anlam ve önemine:
“Sağlık kurumunda sağlık tehlikeye atıldı.”
Dedim ya kimsenin hiçbir şey umurunda değildi, fotoğraf çektirmek dışında.
Sayın Vali Orhan Tavlı’nın sosyal mesafe kurallarına uyma yönündeki talimatı bile havada kaldı.
Şimdi biliyorum bu türden bir yazı kaleme aldığım için bir kesim tarafından tepki göreceğim ama umurumda değil.
Siz de malzeme vermeyin arkadaşım.
Bu sözü edilenleri kafamızdan mı yazıp çiziyoruz? İşimiz mızıkçılık yapmak mı?
Sokaktaki vatandaşa sosyal mesafe kuralına uymadı diye ceza yazacaksın, o vatandaşın ödediği cezalar ve vergilerle ambulans alacaksın, sonra da o ambulansı üretmiş gibi merasim yapıp, sosyal mesafe kurallarını kendin çiğneyeceksin.
Ne ala memleket.
Bu gerçeği, bu manzarayı görüp te, inkar edecek varsa, ‘hodri meydan’ çıksın ortaya bir daha konuşalım.
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak’ hedefi, yapılması gereken asli hizmetlerin abartılarak halkın önüne sunulmasından geçmiyor.
Tören düzenlemek yerine söz konusu ambulansları önce Sağlık Müdürlüğü bünyesine, sonra da müdürlük kanalıyla ihtiyaç sahibi alanlara sessiz sedasız gönderilmesinin daha anlam taşıyacağını düşünmekteyim.
Ben bu sunumdan rahatsız oldum, günün memnun kesimi ise, şakşakçılardı.
Söyler misiniz yerine getirilmesi asli olan bir vazife için, sosyal mesafe kavramı tanımaksızın merasim düzenlemeye gerek var mıydı?
Hadi merasim düzenledin, bu ambulansları vatandaşın gözüne sokarcasına konvoy düzenlemek kimin fikriydi inanılır gibi değil.
Açıkçası bu işler, komik işler.