Senin kömür karası gözlerin vardı,
Benimse gecelerden kara düşlerim.
Baktıkça o gözlerine,
Daha da derinlere düşerim.
Düşlerime yol vermez kederim,
Kalk gidelim düşlerim...
Senin sevmek nedir bilmeyen yüreğin vardı,
Benimse sana tutsak, deli yüreğim.
Bakma öyle karşında tek parça durduğuma,
Dokunsan tuzla buz olacak gibiyim.
Bir gülüşün yetecek sanki,
Olanları unutacak gibiyim.
Bakma öyle yüce dağlar gibi mağrurluğuma.
Dört mevsim kar altında,
Kar, kış, kıyamet yüreğim.
Başımda bir deli rüzgar,
Gözlerimde kara bulutlar,
Göç eylemiş buralardan sevda kuşları.
Yalnızlığımla bir başıma kalmış gibiyim.
Yüreğimde kırık bir ezgi, vakitli vakitsiz.
Ah, kelimeler ne kadar kıfayetsiz...
Yanlış duraklarda, yanlış sokaklarda,
Duvara çarpa çarpa, burnumu sürte sürte,
Yanıla yanıla, yanmış gibiyim.
Belli ki o gemiler batmış,
O son tren de kaçmış.
Gönül bohçası dolup taşmış.
İçimde kimseyi koyacak yer kalmamış.
Ve hayat, yine çalımını atmış.
Aldığım her nefesin,
Attığım her kahkahanın
Bedelini ödemiş gibiyim.
Gülhan Gürbüz