Zamlar Var, Maaş Artışı Yok: Adaletsizliğin Belgesi
İktidar, elektriğe yüzde 25 zam yaparken; işçiye, memura, emekliye, çiftçiye aynı oranda bir artış yaptı mı? Hayır! Üretmeyen bir ekonomi modeli, dar gelirli yurttaşın sırtına yük bindirmeye devam ediyor. Bir ülkede maaşlar yerinde sayarken, temel ihtiyaçlara böylesine büyük zamlar yapılması sosyal adaletsizliğin en açık göstergesidir. Bu zam; sadece elektriği değil, tüm hayatı tetikleyecek, gıdadan kiraya her şeyin fiyatı artacaktır.
İzlenen Ekonomi Politikası İflas Etmiştir
Türkiye ekonomisi artık bir çıkmazdadır. Uygulanan ekonomi politikası üretimi teşvik etmek yerine, dışa bağımlılığı artıran, tüketimi borçla sürdüren bir sistem haline gelmiştir. 23 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın, artık bu ülkeye verecek hiçbir şeyi kalmadığı gün gibi ortadadır. Bugün yaşanan zamlar, kötü yönetimin ve liyakatsiz kadroların doğal sonucudur.
Eski Türkiye’de Bu Koşullardaki Bir İktidar Durmazdı
Eskiden böyle büyük kriz dönemlerinde, halkın sesine kulak verilir, iktidarlar ya geri adım atar ya da sandığa giderdi. Bugün ise ekonomik çöküş karşısında sessiz kalan bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Oysa halk, zamlardan bıkmış, geçim derdinden yılmıştır. Elektrik zammı bu sabrın taşmak üzere olduğunun açık işaretidir.
Erken Seçim: Sandık Artık Kaçınılmaz
Bu tablo karşısında, CHP’nin erken seçim çağrısı her geçen gün daha haklı ve yerinde bir talep haline gelmektedir. Yüzde 25 elektrik zammı, halkın üzerindeki yükün artık dayanılmaz bir noktaya geldiğini göstermektedir. İktidar, ekonomideki bu başarısızlığı kabul edip, halkın iradesine başvurmalıdır. Seçim, sadece bir hak değil, artık bir zorunluluktur.