Erken seçim hayaliyle başlayan siyasi hareketlilik, bugün Türkiye’yi büyük bir belirsizlik ve çatışma sarmalına sürüklemiş durumda. 2024 yerel seçimlerinde CHP’nin birinci parti çıkmasıyla başlayan umut dalgası, yerini tutuklamalara, sokak mitinglerine ve artan bir siyasi gerilime bıraktı. Kazananın olmadığı bu süreçte, olan yine topluma, hukuka ve ekonomiye oluyor.
Tutuklamalarla Derinleşen Kriz
Ekrem İmamoğlu ve yakınındaki isimlerin tutuklanması, Türkiye’de siyaset ile yargı arasındaki dengeyi bir kez daha sorgulatmaya başladı. Yargı süreci henüz tamamlanmadan yapılan bu hamleler, muhalefet kanadında büyük bir tepkiye, toplumda ise adalet sistemine yönelik güven kaybına yol açtı.
Sokağın Nabzı: Mitinglerle Verilen Mesaj
CHP’nin şehir şehir dolaşarak gerçekleştirdiği mitingler, erken seçim çağrısının ötesinde kitlesel bir direnişin işaretlerine dönüştü. Kalabalıklar büyürken, sokak hareketleri üzerinden yeni bir siyasi mücadele alanı oluşuyor. Ancak bu durum, Türkiye’yi yeniden sokakla siyaset arasında gerilimli bir dengeye itiyor.
Erdoğan’ın Seçim Sessizliği
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti, tüm bu baskıya rağmen erken seçime kapıyı kapatıyor. Ekonomik zorluklar derinleşse de, iktidar zamanında yapılacak bir seçimden yana tavır koyuyor. Ancak bu tavır, artan toplumsal baskı ve gerilim karşısında bir çözüm olmaktan uzak.
Ekonomi Kırılgan, Toplum Tedirgin
Siyasi belirsizlik ve gerilim, Türkiye ekonomisini doğrudan etkiliyor. Dövizdeki oynaklık, yatırımcının geri çekilmesi, halkın alım gücünün düşmesi; bunların hepsi siyasi krizin bir yansıması olarak görülüyor. En büyük bedeli ise yine geçim derdindeki vatandaş ödüyor.
Belirsizlik, Risk, Kırılma
Türkiye bugün adım adım krizlerin iç içe geçtiği bir denklemde yol alıyor. İmamoğlu’nun cezaevinde bekleyişi, CHP’nin sokak hareketliliği ve iktidarın direnci… Tüm bu başlıklar, Türkiye’nin önünde ciddi bir kırılma riski olduğunu gösteriyor. Erken seçim talebiyle başlayan bu sürecin nereye varacağı, artık siyasi aklın değil, yaşanacak gelişmelerin belirleyeceği bir noktaya geldi.
Çıkış Yolu: Sağduyu
Türkiye’nin bugün her şeyden çok sağduyuya, akılcı çözümlere ve demokratik diyaloğa ihtiyacı var. Aksi takdirde, bu kriz sadece siyasi dengeleri değil, toplumsal barışı da tehdit eden bir boyuta ulaşabilir. Çözüm, ne sokakta ne baskıda; çözüm, ancak ortak akılda.