Yoksulluğun ve Adaletsizliğin Gölgesinde Bir Sonuç
Türkiye’nin içinde bulunduğu sosyoekonomik tablo hiç de iç açıcı değil. Enflasyon ve hayat pahalılığı, geniş halk kesimlerinin yaşam kalitesini derinden sarsarken; işsizlik, barınma sorunu, gelir dağılımındaki eşitsizlik her geçen gün büyüyor. Demokrasi endekslerinde geriye düşen, yargının tarafsızlığına gölge düşen, ifade özgürlüğünün sınırlandığı bir dönemdeyiz.
Tüm bu olumsuz tabloya rağmen, AK Parti’nin kamuoyu yoklamalarında yüzde 30,6 oranında oy alması, sadece siyaset bilimciler için değil, toplumun geniş kesimleri için de şaşırtıcı bir gelişme. Bu oran, mevcut iktidar partisinin hâlâ toplumun üçte birine yakın bir kesiminin desteğini koruduğunu gösteriyor.
CHP Önde Ama Fark Sınırlı
Son kamuoyu yoklamalarına göre partilerin oy dağılımı şu şekilde:
• CHP: %32.5
• AK Parti: %30.6
• MHP: %10.1
• DEM Parti: %9.4
• Zafer Partisi: %4.3
• İYİ Parti: %3.6
• Yeniden Refah Partisi: %3
• TİP: %2
• Memleket Partisi: %1.1
• BBP: %1.1
• Anahtar Parti: %1.1
• Diğer Partiler: %1.3
CHP, birinci parti konumunda yer alsa da, AK Parti ile arasındaki fark yalnızca 2 puan. Bu dar marj, siyasetteki iktidar-muhalefet dengelerinin ne denli kırılgan olduğunu gösteriyor.
AK Parti’nin Dayanıklılığı Nereden Geliyor?
Bu sonuçlar, tek başına AK Parti’nin başarısı mı, yoksa muhalefetin yetersizliğinin bir yansıması mı? Bu soru, analiz edilmesi gereken en önemli noktaların başında geliyor.
Bir yandan, AK Parti’nin yıllar içinde kurduğu güçlü örgütsel yapı, sadık seçmen tabanı ve medyadaki etkisi; diğer yandan da muhalefetin güven veremeyen, ortak bir gelecek vizyonu çizmekte zorlanan hali, bu tabloyu yaratıyor olabilir.
Ayrıca, medya kontrolü, devlet kaynaklarının propaganda amaçlı kullanımı ve algı yönetimi gibi unsurlar da AK Parti’nin oy oranını korumasında etkili olabilecek diğer faktörler arasında sayılabilir.
Toplumsal Umutsuzluk, Siyasal Durağanlık
Bu sonuçlar aynı zamanda Türkiye’de siyasetin tıkandığı, seçmenin büyük bir bölümünün alternatifler karşısında umut besleyemediği bir döneme işaret ediyor. İktidardan memnun olmayan seçmen bile, yeni bir yol göremediği için alışkanlıkla, korkuyla ya da çaresizlikle eski tercihlerinde ısrar edebiliyor.
Değişim Zamanı mı, Devam mı?
AK Parti’nin yüzde 30’un üzerinde oy alması, mevcut sistemin sancılarına rağmen siyasi pozisyonunun hâlâ güçlü olduğunu ortaya koyuyor. Ancak bu durum, Türkiye’deki siyasi, ekonomik ve sosyal sorunların yok sayılabileceği anlamına gelmiyor. Tam tersine, bu tabloyu doğru okuyamayan hiçbir parti, toplumu gerçek anlamda temsil edemez.
Siyaset artık sadece eleştiri değil, umut üretme sanatıdır. Kim daha etkili bir gelecek hayali kurar ve topluma bunu inandırıcı biçimde sunarsa, kazanan o olacaktır.