Yazılarımı takip edenler bilirler daha çok şehri, şehrin dinamiklerini, ihtiyaçları, eksiklikleri kısacası kent ve vatandaş odaklı konuları gündeme taşırım.
Siyasetin de yazın hayatımda yeri vardır ama belli başlı borazancılar gibi sürekli belli bir zümreye hitap eden ve birilerine siyasi rol biçmeye yönelik yazmam.
Belli bir zümre diyorum çünkü o tipteki yazılarla ilgilenen kesimi biliyorum.
Ancak ben de bugünkü yazımda Muğla siyasetine dair tespit ve değerlendirmede bulunmak istedim.
Malum birilerinin esinlenme noktasında ilham dünyasının tamamını kapsasa da, bizim için işimizin bir parçası.
Gelelim mevzuya.
Muğla siyasetinde özellikle sağ tandanslı siyasi anlayışta hareketli günler yaşanıyor.
Malum harekette bereket vardır.
Bu hareketten yola çıkarak başlayalım söze.
İktidar partisi AK Parti’nin Muğla İl Başkanlığında genel kurul takvimi netleşirken, süreci ilgi alanında bulunduranlar hala daha Kadem Mete’nin genel merkezin adayı olup olmadığı konusunda hala daha net bir fikre sahip değiller.
Buna sebep ise, Sayın Mete’nin bu konuda net bir açıklamada ya da metne dayalı bir paylaşımda bulunmaması.
Doğal olarak AK Parti genel merkezinden de bu yönde bir ilan ediş olmaması ya da…
Kadem Mete, geçtiğimiz günlerde yaptığı basın ziyaretlerinde refikimiz olan bir gazetede genel merkezin adayı olduğunu sözlü olarak dile getirmiş olsa da, geçtiğimiz hafta konuyu sosyal medya hesabında ilk olarak paylaşan bir meslektaşımın haberi üzerine haber merkezimiz olarak teyit almak istediğimizde ise, kendisini arayan arkadaşımıza aynı netlikte bir ifadede bulunmamıştı.
İşte bu flu gibi görünen manzara nedeniyle başka bir aday, kongre öncesi “ben de adayım” der mi demez mi bunu da göreceğiz.
Neyse kongre tarihi belli ve yakın. Birkaç güne kalmaz her şey netleşir nasılsa diyelim.
Yine bakıyoruz çalkantılı süreçlerin ateşinin yakıldığı yer olmasına pek alışık olmadığımız ilimizde, İYİ Parti depremi, yaşandı.
İncilay Gezgin Şekerdağ başkanlığındaki il yönetimi, Ümit Özdağ’ın partiden ihracı sürecinde mahkeme kararını beklemekten yana tavır alıp, bu ihraç için imza atmaması sonucu görevden düşürüldü.
Şekerdağ’ın da bu uygulama sonrasındaki açıklaması çarpıcıydı:
“Metin Ergun’u milletvekili seçme partisi kurulmuştur”
Şekerdağ’a göre parti içinde Ergun etkili ancak, siyasetin okunması gereken başka dilleri de var.
İYİ Parti Muğla İl Başkanlığı’nın Metin Ergun’a rağmen, Ümit Özdağ’ın yönünde gösterdiği bu refleks, genel merkezce Ergun’un, milletvekili olduğu ilin parti teşkilatına karşı etkisizliği olarak da değerlendirilebilir mi elbette değerlendirilebilir.
Bu nedenle Metin Ergun’un Muğla Milletvekilliğine yönelik yapılan tespit için erken sayılabilir.
Hem belki, ilk girdiği seçimde Muğla’dan milletvekili çıkarma başarısını göstermiş İYİ Parti her ne kadar da yeni bir parti hüviyetiyle yola çıkmış olsa da, eski bir isimle seçime girdiğinin de farkına varıp, farklı isimlerle de yola çıkabilir, kim bilir?
Bunlar benim bakış açımla yaptığım tespitler, parti dinamiklerini Sayın Şekerdağ daha iyi bilir. Dolayısıyla Ergun’a yönelik içi boş bir söylemde de bulunması için bir sebep yok gibi de yorumlanabilir.
İYİ Parti’de şimdilerde il yönetimi arayışları hız kazanmıştır mutlaka.
Siyasetteki hareketlilikten dem vurmuşken, Yusuf Kayacık’ın uzun süredir siyaset yaptığı AK Parti’den istifasına da değinelim.
Bu istifaya kadar olan süreci, gazetelerimizde okuyucularımıza aktarmıştık.
Kafasında ne kurduysa yazıya döken bazı kalemşörler gibi doğmamış çocuğa don dikmek gibi bir tarz, açıkçası benim tarzım değil.
“Acaba Kayacık şuraya mı geçecek, buraya mı geçecek” gündemimdeki bir konu değil inanın.
Bunun vatandaş odağında da geniş bir yer bulacak bir gündem olmadığını da düşünüyorum.
Buna sebep Kayacık değil ama…
Başından beri halktan kopuk, belli zümrelerden aldığı suflelerle yine belli zümrelere yönelik yazı yazanlar ve hayali kurguda bulunan kalemşörler yüzünden.
Adeta kusturdular.
Kim nereye geçerse geçer, gelirse gelir. Sen işine baksana arkadaş. Adamlar göreve seçilsinler, ya da hangi partiye geçmeyi gönülleri istiyorsa geçsinler. Sen yaptıklarını ya da yapamadıklarını yaz değil mi ama?
Bu nedenle bu tarza benzer bir gündem oluşturmaya yönelik bir konuda yazı kaleme almak istemem ancak, biliniz isterim ki, Yusuf Kayacık’ın, partisinden istifa ettiğini duyurduğu Çarşamba günkü (bugün) basın toplantısını sonlandırdığı sırada Metin Ergun’dan telefon aldığını öğrendim.
Kayacık’ın açıklamaları muhabirlerimiz tarafından canlı yayınlandı. Ergun’da Kayacık’ın o canlı yayından takip ettiği açıklamasını bitirdiğini görür görmez aradı doğal olarak.
Bu bazıları gibi kulaktan dolma olarak ortaya atılan iddia değil, bilakis gerçek. Sonuçta Ergun’un telefonla Kayacık’ı aradığını basın toplantısını takip eden arkadaşlarımız görüp duydular zaten.
Kayacık ise, üretilen dedikodu ve kurguların aksine hiçbir siyasi oluşumda yer almayacağını ifade ediyor olsa da, Ergun’a “sonra konuşalım” şeklinde cevap verdiğini de öğrendik.
Muhtemelen Metin Ergun’a dönüş yapmıştır. Konunun ne olduğunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yok. Hazır İYİ Parti’nin Muğla’da il yönetimi de yokken, Ergun Kayacık’a bu teklifi götürmüş olabilir.
Bu da normal. Kayacık bir yere geçmeyeceğini iddialı bir şekilde ortaya koyuyor olsa da siyasette 24 saat uzun bir süre.
Kendisini tanıyanların, “Eeee Yusuf Kayacık bu…Bir temsil ve hizmet makamına aday olmadan durabilir mi” dediğini duyar gibi oluyorum.
Yusuf Kayacık, başka bir partiye geçmeyi düşünmediğini ifade etti de, “siyaset dışında başka bir yere aday da değilim demedi”
Buraya dikkat kesildim. Dolayısıyla aklıma başka bir şey geldi. Öyle mesnetsiz de değil ayrıca.
Hatırlayın Bülent Karakuş, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı döneminde AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK)’na seçilmesi sonucu adı AK Parti ile anılmaya başlandı diye Odanın bugünkü başkanının da içinde bulunduğu CHP’li kurmaylarının tepkisini çekmişti.
Karakuş’a olan homurdanmaları birebir bilenlerdenim.
Demokrat Parti kökenli Karakuş kimseye rahatsızlık vermezken, AK Partili Karakuş rahatsız etmişti birlikte yol yürüdüğü yol arkadaşlarını.
Hatta bugün yönetim kadrolarında bulunmalarına borçlu oldukları Karakuş’a adeta karşı durmaya başlamışlardı o homurdananlar.
Bunları benim kadar Kayacık da iyi bilenlerden.
O halde Kayacık, AK Partili olmanın sorun yarattığı Muğla Ticaret ve Sanayi Odası’nda, hazır bugün de Oda yönetimindeyken, “Hazır, bakın istifa da ettim” diyerek, yaklaşan seçimlerde sakın Oda başkanlığına aday olmayı düşünmüş olmasın?
Olur, mu olur.
İhtimal dahilinde mi ihtimal dahilinde.
O halde, siyasete hazır hareket gelmişken, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası’na biraz hareket gelsin.
Nasılsa uzun zamandır işlevsel hareketten yoksun çalışıyor.
Kayacık’ın da en iyi yaptığı şey; bir yerlere aday olma ihtimaliyle verdiği rahatsızlığın yarattığı hareketlilik.