Biri bitmeden biri başlayan yangınlar nedeniyle dengemiz şaştı.

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir süreci yaşıyoruz.

Muğla olarak içinde bulunduğumuz yüzyılın en acı hadisesini yaşıyoruz.

Bu felakette en önemli kazanımımız ise, dayanışmamız.

Dayanışma deyince telefonumdaki whatsApp gruplarına düşen bazı paylaşımları da sizlerle paylaşacağım ama önce dün geceye (çarşambayı perşembeye bağlayan gece) dönelim.

Geceden önce akşama bir bakalım.

Göktepe mevkiindeki yangınlara müdahaleyi kolaylaştırmak adına, o bölgenin istikameti olan Orhaniye Mahallesi İsmet Çatak Caddesi üzerindeki tüm park etmiş araçlar belediye zabıta ekiplerinin araç içinden yaptığı anonsla kaldırıldı.

Tabi ister istemez mahalle sakinleri panik yaşadı. Neyse ki durum anlaşıldı çünkü güzergahtan iş makineleri bile geçerken, yoğun da bir trafik akışı vardı.

Gelelim geceye Kavaklıdere ilçemizden Kozağaç Mahallesine ilerleyen yangın nedeniyle, yangın yerinde olan Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ile Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, sosyal medya kanalıyla canlı yayın yaparak, açıklamada bulundular.

Özellikle Gürün açıklamasında, telkin ve endişe içeren ifadeleri bir arada kullanılırken, halkın olası bir tehlike durumunda direnmeksizin tahliye için hazırlıklı olması gerektiği uyarısında bulundu.

Ancak Gürün bu açıklama sırasında Kozağaç ve Menteşe yerleşim yerlerinden söz ederken, bahse konu ettiği Menteşe’nin Kavaklıdere Menteşe olduğuna ayrı bir parantez açmaması, merkez ilçede kısa sürede de olsa paniğe sebebiyet verdi.

Hatta İsmet Çatak Caddesi üzerindeki araçların kaldırılması için yapılan anonsu anlamayanlar, bu anonsu” evleri boşaltın” şeklinde bile algıladılar.

O saat itibariyle il dışından bile telefon edenlerimiz olmaya başladı.

Neyse ki bu ayrıntı, sosyal medya kullanıcılarının bazıları tarafından fark edilmiş olmalı ki, gerekli uyarı yapıldıktan sonra, aynı gece Osman Gürün’ün kendi sosyal medya hesabından düzeltme açıklaması yapıldı.

Açıklamada şu ifadelere yer verilmişti:

“Sosyal medya üzerinden sizleri bilgilendirmek amacıyla yapmış olduğumuz canlı yayında ‘ilerleyen saatlerde boşaltma kararı verilebileceği’ bilgisini yalnızca Kozağaç Mahallemizi kast ederek söyledim. Nitekim bir süre sonra da bu köyümüz (mahalle) için tahliye kararı verildi. Şu an için Menteşe ilçemizi tehdit eden bir durum bulunmamakta olup, tüm kurumlarımız tarafından sizlerin güvenliği için gerekli tedbirler alınmaya devam edilmektedir.”

Zaten yaşanan bilgi kirliliğinden ötürü halk istim üstünde.

Söylenecek her söz ya da yanlış bir bilgi vatandaşta ciddi karşılık buluyor.

Bu nedenle telkinleri halk için önemli olan belediye başkanlarının, özellikle yerleşim yerlerinin isimlerini verirken daha dikkatli olmalarında yarar var.

Dün gece birçok kişiye Başkan Gürün’ün kast ettiği o Menteşe’nin ilçe merkezi Menteşe olmadığını anlatmaya çalıştık.

Malum söz büyüdür, özenli olalım.

***

Cemiyetimizin meslek büyüklerimizden oluşan whatsApp grubunda yapılan paylaşımları hep ilgiyle takip ederim. Bu vesileyle önemli bir iletişim ve bilgi alışveriş kanalı oluşturduğumuzu düşündürtür bana. Bu grupta bulunan üyelerimizin çoğunluğunu Bodrum’da yaşayan meslek büyüklerimiz oluşturur. Dolayısıyla grupta Bodrum’a yönelik paylaşılan bir yorumu okuyunca paylaşma isteği duydum.

Çünkü yangın dönemindeki bu zor günlerdeki dayanışmayı anlatıyordu. Etkilendim açıkçası.

Bodrum’daki yangına bir tane uçak gönderilmediğine dikkat çekip, yangında devlet görevlisi görmek istediklerini dile getirerek, sadece halkın varlığına vurgu yaptıktan sonra, dayanışmayı ifade eden yorumdan bazı bölümleri sizlerle paylaşmadan geçemedim.

“Bodrum can pazarı, belediye ve halk ayakta. Sahadan gelen arkadaşlar arasında bir tane uçak gören yok kaç gündür. Sivil toplum kuruluşları ayakta. Bir haber yayınlıyoruz “kafa lambası lazım”, bir duyuru yapıyoruz yüzlercesi geliyor, “yangın tüpü” diyoruz hooop elimizde. Biz yapıyoruz biz.

Gelin seyredin kriz merkezinin halini. whatsApp grupları kurtarıyor memleketi. Yok, ‘ateşin çocukları’ymış, yok Demirtaş açıklama yapmış…

Yakan alçaklar nereli bilmem ama burada Diyarbakırlı garson çocuklar su taşıyor, Erzurumlu abla Erzurum’dan akrabalarından yardım için gelen para ile yardıma gelen Balıkesirli itfaiyeciye iç çamaşırı alıyor. Mardinli komi, yangın tüpü getiriyor. Bizi bize düşman etmeye güçleri yetmeyecek. Siyasete, politikaya alet olup, eline ateş alan bir dangalağın karşısına biz burada 100 kişi çıkacağız. Edirne’den Kars’a kadar bu memleket bizim. Siz yakın, biz söndüreceğiz. Mardinli krem gönderecek, Vanlı taşıyacak, Karadenizli sürecek ama bu yanık iyileşecek. Yanık acısı zordur, zor geçer izi kalır derler. Ama Ege’nin kantaron yağı, Siirt’in bitim yağı ile birleşecek, bu yanıktan iz bile kalmayacak.” 

Sanırım bu yorum her şeyi anlatıyor.

Yukarıda da söyledim; “Bu felakette en önemli kazanımımız, dayanışmamız.”