Gözaltılar ve Soruşturmalar Artıyor
Türkiye, son dönemde artan siyasi gözaltılar ve gazetecilere yönelik soruşturmalar nedeniyle demokrasi liginde ciddi puan kaybetmiştir. Gün geçmiyor ki bir siyasi figür veya gazeteci hakkında gözaltı kararı verilmesin. Bu tür uygulamalar, geçmişe kıyasla daha sık hale gelmiş durumda ve toplumda ciddi bir kutuplaşma yaratıyor.
Hukuki Kontrol ile Siyasete Müdahale
Kamuoyunda, iktidarın hukuki süreçleri kullanarak siyasete yön verdiği ve muhalif sesleri susturmaya çalıştığı yönünde ciddi eleştiriler var. Gözaltılar ve tutuklamalar, Türkiye’nin özel ve ağır bir dönemden geçtiğini gösteriyor. Oysa Türk halkı, geçim sıkıntısının giderek derinleştiği, ekonomik koşulların çok ağırlaştığı bir süreçten geçiyor. Böyle bir ortamda, ayrışmaların ve siyasi baskıların yerine, toplumu birleştirecek adımlara ihtiyaç var. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz, halkın zaten büyük bir yük altında olduğunu gösterirken, demokrasinin zayıflaması bu sıkıntıları daha da artırıyor.
Siyasi Sertlik Yabancı Sermayeyi de Ürkütüyor
Türkiye’de yaşanan olağanüstü siyasi sertlik sadece iç politikayı etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda ekonomik istikrarı da tehdit ediyor. Yabancı sermaye, yatırım yapacağı ülkelerde siyasi istikrar ve hukukun üstünlüğünü gözetir. Türkiye’de son dönemde yaşanan hukuki belirsizlikler, keyfi gözaltılar ve siyasi baskılar, uluslararası yatırımcılar açısından ciddi bir endişe kaynağıdır.
Sermaye, öngörülebilirlik ister ve otoriterleşen yönetimler yatırımcıları tedirgin eder. Türkiye’ye yönelik doğrudan yabancı yatırım girişlerinin son yıllarda azalması, bunun en somut göstergesidir. Yabancı yatırımcılar, siyasi gerilimlerin ve hukuk sistemindeki belirsizliklerin olduğu bir ülkede uzun vadeli yatırım yapmaktan kaçınır.
Gelişmiş Ülkelerle Karşılaştırma: Demokrasi, Hukuk ve Ekonomi
Gelişmiş demokrasilerde hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü temel prensiplerdir. Avrupa Birliği ülkelerinde veya ABD’de, iktidarların hukuku siyasi bir araç olarak kullanması büyük skandallara yol açar ve kamuoyu buna sert tepki gösterir. Bağımsız yargı mekanizmaları, hukukun siyasi baskılar altında ezilmesini önler.
Oysa Türkiye’de, yargının siyasallaşması ve muhalif kesimlere yönelik artan baskılar, ülkenin demokratik standartlardan uzaklaştığını gösteriyor. Gelişmiş demokrasilerde siyasetçiler, gazeteciler ve muhalif sesler, hukuk sopasıyla sindirilmek yerine, demokratik tartışma ortamında fikirlerini özgürce dile getirebilir.
Türkiye’nin Geleceği İçin Çözüm: Hukukun Üstünlüğü ve Demokratik Normalleşme
Türkiye’nin içinde bulunduğu bu süreç, sadece siyaseti değil, ekonomiyi ve toplumsal barışı da olumsuz etkiliyor. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü olmadan ekonomik istikrar sağlanamaz. Yatırımcı güveni sarsıldığında, yabancı sermaye çekilmekle kalmaz, yerli sermaye de kendini koruma altına almak için yurt dışına yönelir.
Halkın refahı, ekonomik istikrar ve ülkenin geleceği için, hukukun adil işlemesi, demokratik hakların korunması ve siyasi tansiyonun düşürülmesi şarttır. Türkiye’nin demokraside kaybettiği puanları yeniden kazanması, ancak hukukun üstünlüğünü sağlaması, toplumsal birlikteliği güçlendirmesi ve yatırımcı güvenini yeniden tesis etmesiyle mümkün olacaktır.