Mustafa Kemal’in Askeriyim” Demek Suç mu Oldu?
Bir zamanlar “Mustafa Kemal’in Askeriyim” diye gururla haykıran bir Türk askerinin, bu sözü nedeniyle disiplin cezası alarak ordudan atılacağını duysaydık, herhalde inanmazdık. Askerlerin geçmişte farklı nedenlerle ordudan ihraç edildiğini gördük; özellikle siyasete karışanlar ya da darbe girişiminde bulunanlar için bu tür kararlar alınmıştı. Ancak bu kez durum çok farklı: Bir askerin Atatürk’e olan bağlılığını ifade etmesi, cezalandırılma sebebi haline mi geldi?
Bugün böyle bir olayın yaşanması, yalnızca bir askerin kariyerinin sona erdirilmesi değil, aynı zamanda Türkiye’deki yönetim anlayışının ve ordunun kimliğinin nasıl değiştiğine dair de önemli bir gösterge.
Atatürk Yaşasaydı Ne Derdi?
Eğer Mustafa Kemal Atatürk bugün yaşasaydı, bu olaya en sert tepkiyi gösterenlerden biri olurdu. Çünkü o, “Cumhuriyet’i biz kurduk, onu yaşatacak ve koruyacak olan sizlersiniz” diyerek ordunun Cumhuriyet’in en büyük savunucusu olduğunu vurgulamıştı. Türk ordusunun, kurucusuna olan bağlılığını dile getiren bir askeri cezalandırması, Cumhuriyet’in temel değerleri açısından ciddi bir kırılma noktası olarak görülebilir.
Atatürk, Türk ordusunu her zaman bağımsızlığın ve milletin teminatı olarak görmüştü. O, böyle bir olay karşısında “Benim askerim, Cumhuriyet’i ve devrimleri korumak için vardır” diyerek net bir tavır koyardı. Atatürk’ün adını anmanın bir disiplin suçu haline gelmesi, bizzat Cumhuriyet’in kurucu ilkelerine meydan okumak anlamına gelmez mi?
İsmet İnönü ve Eski Siyasiler Ne Derdi?
Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı olan İsmet İnönü, bu olayı “Türk ordusunun kimliğini değiştirme girişimi” olarak yorumlar ve “Siz Atatürk’ün askerlerini nasıl cezalandırırsınız?” diyerek çok sert bir çıkış yapardı. O, Cumhuriyet’in temel değerlerini koruma konusundaki hassasiyetiyle tanınan bir liderdi ve böyle bir gelişmeye sessiz kalması düşünülemezdi.
Bugünün Türkiye’si ile geçmişin Türkiye’si arasında olağanüstü bir fark var. Eskiden siyasetçiler farklı görüşlerde olsalar bile Atatürk ve Cumhuriyet değerleri konusunda ortak bir çizgide buluşabiliyorlardı. Bugün ise görüyoruz ki, Atatürk’ün adını anmak bile bazı çevrelerde tepkiye neden olabiliyor.
Peki, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş bugün yaşasaydı bu olay hakkında ne düşünürdü?
Süleyman Demirel, askerin siyasete karışmasına karşı duran bir liderdi. Ancak Atatürk’e bağlılık bildiren bir askerin cezalandırılmasını “Cumhuriyet’in ruhuna aykırı” bulur ve bunun siyasal bir karar olduğunu söylerdi.
Bülent Ecevit, Atatürkçü çizgisiyle tanınan bir lider olarak bu olayın Türkiye’deki rejim değişikliğinin bir işareti olduğu yorumunu yapardı. O, “Mustafa Kemal’in askeri olduğunu söyleyen biri nasıl cezalandırılabilir?” diyerek bu olayın bir dönüm noktası olduğunu savunurdu.
Necmettin Erbakan, geçmişte askerin baskısına maruz kalmış bir liderdi. Ancak Atatürk’ün Cumhuriyet’e katkılarını inkâr etmeyen bir siyasetçiydi. O, bu olayı devletin geçmişiyle bağlarını koparması olarak değerlendirebilir ve yönetimin daha sertleşeceğine dair bir uyarıda bulunabilirdi.
Alparslan Türkeş, Türk ordusunun Atatürkçü kimliğiyle güçlendiğini savunan biriydi. O, bu tür bir olayın ordunun tarihsel misyonuna zarar vereceğini ve milli bilinci zedeleyeceğini dile getirirdi.
Türk Ordusunun Kimliği Değiştiriliyor mu?
Bu olay, yalnızca bireysel bir disiplin cezası olarak görülmemeli. Çünkü bugün “Mustafa Kemal’in Askeriyim” diyen bir askerin cezalandırılması, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kimliğinde bir değişim yaşandığına dair güçlü bir sinyal veriyor. Ordunun tarihsel kimliği ve bağlı olduğu değerler, son yıllarda zaten tartışma konusu olmuşken, böyle bir karar daha büyük bir dönüşümün işareti olabilir.
Bugün Susarsak, Yarın Daha Büyük Sürprizlere Hazır Olmalıyız
Bu kararın arkasındaki asıl motivasyon ne olursa olsun, ortada sadece bir askerin değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in kurucu değerlerinin de sorgulanır hale geldiği bir tablo var. Eğer bugün “Mustafa Kemal’in Askeriyim” demek bir disiplin suçu sayılıyorsa, yarın başka hangi Cumhuriyet değerlerinin hedef alınacağını tahmin etmek zor değil.
Eski Türkiye’de farklı siyasi görüşler vardı ama Atatürk ve Cumhuriyet’in değerleri tartışılmazdı. Bugün ise, bu ortak paydanın bile sorgulanması, Türkiye’de çok daha büyük değişimlerin habercisi olabilir. Eğer bu gidişat izlemekle yetinilirse, gelecekte çok daha büyük sürprizlere hazırlıklı olmak gerekecek.
Tandoğan Uysal