ARKEOLOG SUDE BAYRAKTAROĞLU

ARKEOLOG SUDE BAYRAKTAROĞLU

TARİHİN BABASI ​​​​​​​HALİKARNASSOSLU HERODOTOS

TARİHİN BABASI ​​​​​​​HALİKARNASSOSLU HERODOTOS

Herodotos, MÖ 484 yılı civarlarında, bir Karia şehri olan Halikarnassos’ ta (Bodrum) doğmuştur. Tarihi olayların sistematik araştırmasını yapan ilk tarihçi olarak kabul edilmiştir. Ancak yeni bir bilim dalının doğuşuna öncülük etmesi ve geleceğin tarihçilerine ilham kaynağı olması dışında çoğu detay ne yazık ki bilinmemektedir.

Ünlü eserini yazmak için İtalya‘ da bir nevi inzivaya çekilen Herodotos, ‘Tarih’ ismine sahip olan kitabında dünyanın farklı bölümlerine yaptığı seyahatlerde yaşadıklarını anlatmıştır. Kitap, İonia diyalektiğinde, sohbet niteliğinde, düz yazı anlatımı şeklinde, dokuz bölümden oluşmaktadır. Bölümler; ilham perileri olan Musaların isimlerini taşımaktadır. Dokuz kitaplık serinin başlangıcında, Herodotos şöyle der: “Bu, Halikarnassoslu Herodotos’un kamuya sunduğu araştırmadır. İnsanoğlunun yaptıkları zamanla unutulmasın ve gerek Yunanların gerekse barbarların meydana getirdikleri harikalar bir gün adsız kalmasın, tek amacı budur.’’ Ek olarak, Herodotos, Yunanlar ve Perslerin neden MÖ 490 ile 479 yılları arasında savaştığını da açıklamak istediğini bu kısa önsözde belirtiyor. Fakat, “Tarih,” adlı eseri yukarıda sayılanlardan farklı pek çok diğer konuya da değiniyor.

Ölümünün üzerinden yüzlerce yıl geçmiş olmasına rağmen Herodotos isminin günümüzde dahi hatırlanmasını sağlayan bu kitap, özellikle Pers Savaşları konusunda tarihçilerin temel kaynaklarından biri olmuştur. Herodotos’un eseri, bu olayların en erken kayıtlarıdır. Persler ve Antik Yunanlılar arasında yapılan Pers Savaşları‘ nı detaylı bir şekilde anlatan Herodotos, savaşlar hakkında yazdığı çoğu şeyi dramatik ve ilgi çekici bir dille anlatmıştır.

“Herodot Tarihi” olarak bilinen eseriyle Cicero’nun deyimiyle ‘tarihin babası’ unvanı ile tanınmıştır. Söz konusu eser MÖ 499 yılındaki İyon İsyanı gibi tarihi olaylar ya da Avrasyalı göçebe İskitler gibi antik halklar hakkında içerdiği bilgilerle dünyada tarih yazımının bilinen en eski örneğini oluşturmaktadır.

Ancak, Herodotos sadece siyasi ve askeri olaylardan çok daha fazlasıyla ilgileniyordu. Nil Nehri‘nin kuzeyinden yukarı Mısır‘a, hatta Babil‘in ötesini, bütün Asya‘yı, Karadeniz, Ege ve Akdeniz‘in bütün kıyılarını gezmiştir. Eserinde, diğer halkların sosyal ve dini geleneklerinden, (Babil duvarları ya da Mısır piramitleri gibi) insan yapısı eserlerden ve (Nil’in her yıl taşmasının sebepleri gibi) doğa olaylarından uzun uzun bahsetmektedir. Kendisi, o dönemler bilinen dünyayı dolaşıyor, gittiği yerlerde karşılaştığı kimselerle konuşup onlara sorular soruyordu. Bu yüzden Herodotos, anlattığı olaylardan herhangi birine şahit olduğunu iddia etmemiştir.

Gerek Antik Çağ’da, gerek günümüzde, eleştirmenler Herodotos’un eserini güvenilir bir kaynak olarak görmemişler, onu her ne kadar “tarihin babası” olarak adlandırmalarına rağmen eserindeki çoğu olayın abartılı olduğunu söylemişlerdir. Eserdeki bazı hikayeler ise günümüzde efsanevi veya mitolojik olarak sınıflandırılabilecek niteliktedir. Herodotos’un tarihi kaydetme yöntemi diğer tarihçilerinkinden farklı olsa da, bu onun bir yalancı olduğu anlamına gelmemektedir.

Herodotos’un tarihteki yeri; eserinin önemli bir özelliği, odaklandığı konulardan farklı pek çok hikâyeye de yer vermesiydi. Herodot, seyahat ettiği ve başkalarından duyduğu yerler hakkında bilgileri katalogcu bir yaklaşımla tasvir etmiştir. Örneğin Nil nehrinin akışını ve kaynağını, Mısır’daki iklim şartlarını ve toprağın verimliliğini açıkladıktan sonra, insanların yaşam biçimlerini, gelenek ve inançlarını, cinsiyet ve gündelik davranış farklılıklarını gözlemleyerek doğanın veya çevrenin insan kültürünü nasıl belirlediğini ortaya koymuştur.

Herodotos, Yunanlıların Persleri mağlup ederek Yunanistan, Ege kıyıları ve Anadolu’dan atmalarını da coğrafyanın rolüne yani Perslerin doğal sınırlarına ulaşması ve buradan ötesinin onlar için doğal olmayan sınır ve şartlara sahip olmasına bağlayarak jeopolitik bir açıklama getirmiştir. Herodotos’un coğrafya anlayışı, coğrafyada bir nevi çevresel determinizm düşüncesinin ilk izleri olarak yorumlanabilirken, Herodotos’un yöntemi hiç kuşku yok ki bölgesel coğrafya yaklaşımının ilk örneklerinden biri olmuştur.

Bu yazı toplam 1447 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ARKEOLOG SUDE BAYRAKTAROĞLU Arşivi
SON YAZILAR