Kültür mirası ticari kaygılara kurban mı edilecek?

Knidos Antik Kenti’nde yaşanan gerilim, sıradan bir yerel yönetim-mülki idare ihtilafının ötesinde, çok daha büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın, “Knidos’u Datça’dan koparmayın” çağrısı, kültürel mirasın geleceği ile ilgili endişeleri gün yüzüne çıkarıyor. Bu olayın merkezinde ise kamuoyunda sıkça tartışılan MUÇEV var.

MUÇEV: Halkın kıyılarından sonra kültürel mirasa da mı el atıyor?

MUÇEV’in adı, Ege ve Akdeniz kıyılarında yaptığı tartışmalı işletme uygulamalarıyla sıkça gündeme geldi. Kamu malı olan sahillerin işletme hakkını devralıp yüksek ücretlerle hizmet veren özel tesisler gibi işletmesi, halkın tepkisini çekmişti. Şimdi benzer bir tehlikenin, ticari çıkarların Knidos gibi eşsiz bir kültürel miras üzerinde de hakimiyet kurmaya çalışmasıyla ortaya çıktığı düşünülüyor.

Belediyelerin devre dışı bırakılarak bu tür önemli alanların MUÇEV gibi tartışmalı yapılara devredilmesi, kamu yararından çok ticari kazancın öncelendiğini gösteriyor. Knidos’un MUÇEV’e devri durumunda, bölgenin yerel halkın elinden alınarak ticari bir turizm merkezi haline getirilmesi riski bulunuyor.

Knidos’un geleceği ne olacak?

Knidos’un MUÇEV gibi bir yapıya devredilmesi durumunda, Datça halkı ve belediyesinin bu antik kent üzerindeki söz hakkı tamamen ortadan kalkabilir. Daha önce kıyılarda yaşanan uygulamalar, halkın Knidos’a erişiminin sınırlanacağı ve turizm gelirlerinin yalnızca belli çevrelerin elinde toplanacağı kaygısını artırıyor. Yerel yönetimlerin devre dışı bırakılması, kültürel mirasın korunması yerine, ticarileşmesinin önünü açabilir.

Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın, “Bugün kıyılarda yaşananlar, yarın kültür mirasımızda da yaşanabilir” uyarısı bu nedenle son derece yerinde. Halkın kıyılardan sonra şimdi de tarihi değerleri kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Aras, bu süreçte halkın desteğinin hayati olduğunun altını çiziyor.

Knidos yalnızca bir tarih değil, bir kimliktir

Knidos’u MUÇEV gibi yapıların kontrolüne bırakmak, yalnızca bir antik kenti yönetimsel olarak devretmek anlamına gelmiyor; aynı zamanda yerel halkın kimliğini ve geçim kaynağını da ellerinden almak demek. Bu süreç, yalnızca Datça Belediyesi’nin değil, aynı zamanda halkın geleceğinin de yok sayılması anlamına geliyor.

Knidos, Datça’nın kalbidir. Bu kalbin, ticari rant uğruna halktan koparılmasına izin verilmemeli. Başkan Aras’ın çağrısındaki gibi: “Knidos bizim geçmişimizdir, geleceğimiz de ona bağlıdır.” Halkın ve yerel yönetimlerin dışlandığı bir model, Knidos’un kimliğini de geleceğini de yok edebilir.