Türkiye’de kıyı şeridinin halka ait olduğuna yönelik Anayasa’nın maddelerinin çok net olarak belli olduğunu biliyoruz.
Gösterecilerde bu maddeleri de vurgulayarak haklarını ulu ortada dile getiriyorlar.
Bu nedenle Anayasal haklarına sahip çıkmak için insanlar Türkiye’nin değişik noktalarında ellerine pankartları açarak, kıyılar halkındır diye sloganlar da atarak demokratlık haklarını geri istiyorlar.
Tabi ki bu gösteriler hem yerel, hem de ulusal medyada genişçe yer almayada başladı.
-Sözün bittiği yerdeyim
Bende yerelde bu konuyu işleyen bir gazeteci olarak açıkcası artık sözün bittiği yerdeyim. Çünkü bu gösterilerin parelelinde bir adım her nedense devlet tarafından atılmıyor.
Gösterecilerin Anayasa’nın maddelerini ortaya koyarak yaptıkları açıklamalar Bodrum’un kıyı şeridinde devasa iskeleler, kıyı şeridine atılmış masa, sandalye ve çeşitli aksesuarlar eşliğinde adeta şov yaparcasına duruyor.
-Devlet bir adım atmayınca eleştiri yaparken sanki devlete karşı gibi bir durum ortaya çıkıyor
Haliyle biz gazeteciler de Anayasal haklarını demokratik yoldan talep edenleri destekleyen yazılarla yer alıyoruz.
Ancak bunu yaparken devletin göstericilerin bu talepleri doğrultusunda adım atmayınca psikolojik olarak devleti karşımıza mı alıyoruz diye de bir soruyu gündeme getiriyor?
-Kim açıklayacaksa açıklasın artık
O nedenle bu konuda Çevre, Şehircilik İklim Bakanı Sayın Mehmet Özhaseki mi, yoksa devletin Valileri, Kaymakamları veya Belediye Başkanları bu konuyu aydınlatıcı bir vermelidir.
Biz gazetecilerde neyin, ne olduğunu bilmeliyiz.
Tandoğan Uysal/ Stockholm