8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne yaklaşırken, maillerimize servis edilen bir araştırmaya gözüm takıldı.

Araştırma 8 Mart’a özgü yapılmıştı.

İsim vermemizde mani yok. NG Araştırma şirketi kadınlar, erkekler ve toplumla ilgili bir kamuoyu araştırmasını biz basın mensuplarıyla paylaşmış.

Araştırma Türkiye genelinde, 18 yaş üzeri, farklı sosyo-ekonomik gruplardan 2 bin 257 kişinin katılımı ile online olarak gerçekleştirilmiş.

Araştırma konuları başlıklar halinde sunulmuş.

Bir başlığa dikkat kesildim. Günümüzde de en çok tartışılan konulardan bir tanesini kapsayan başlık,  kadın-erkek eşitliğine yönelikti.

Hatta başlık, “Kadın-Erkek eşitliği hayal mi gerçek mi?” şeklindeydi.

Kadın-erkek eşitliğinin yakın tarihte daha ön plana çıkmış konulardan biri olduğunun belirtildiği araştırmada, ülkemizin kadınlara oy verme hakkını sağlayan ilk ülkeler arasında yer aldığına dikkat çekiyor.

Ama…

Evet, aması da var.

Günlük hayatımıza baktığımızda eşitlik lafta mı kalıyor, yoksa gerçekten var mı?

İşte bu nokta amalanıyor.

Ülkemizde anayasanın 10. maddesi gereği kanun önünde kadın ve erkekler eşit haklara sahip ama katılımcıların günlük hayattaki düşüncelerinin biraz farklılık gösterdiğine vurgu yapılmış söz konusu araştırmada.

Araştırmaya katılan her 10 kişiden 8’inin ülkemizde kadın-erkek eşitliği olmadığını düşünürken, 2’si ise, eşit olduklarını düşünüyormuş. Sadece kadın katılımcıların cevaplarına bakıldığında eşitlik olmadığını düşünenlerin oranı neredeyse her 10 kişiden 9’u olarak sunulmuş.

Bu ciddi bir oran.

Araştırmanın sonucunu aslında net olarak ortaya koyan bir oran aynı zamanda.

Demek ki, yakın tarihte daha ön plana çıkan konunun esası, bakıldığında yine eski kalıplaşmış halinden bir farklılık sergilemiyor.

O zaman da akıllara, kadın-erkek eşitliği üzerine süregelen talepler geliyor.

Mesela, siyasetteki kadın kotasının arttırılmasına yönelik talepler boşa değilmiş.

Aklınıza gelebilecek her türlü yönetim olgusunda kadınların daha fazla oranda yer alması talebi de öyle.

Belki günümüzde sözünü ettiğimiz alanlarda kadınların varlığını hissediyor olsak da, güncel bir araştırmanın bu varlığın yeterli olmadığı gerçeğini de ortaya koyuyor.

Yani her dönem önümüze çıkan bu taleplerin, kadın-erkek eşitsizliğini gözler önüne serer nitelikte olduğunu anlamak çok da zor olmasa gerek.

Ülkemizin kadınlara oy verme hakkını sağlayan ilk ülkeler arasında yer almasına duyduğumuz övünç kadar, uygulama noktasındaki noksanlığımız da yergiye değer.

Bu nedenle de, ülkemizde adına tarihler bezenerek kutlanmakta olan özel günleri hamasi nutukların döküldüğü günler olmaktan çıkarıp, özde kutlanması ve bu yönde farkındalık yaratan günler haline dönüştürülmesi gerektiğine vurgu yapmak isteriz. 

Vurgu yapalım ki, dünyada eşi benzeri olmayan bir lider olan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, kadınlara oy verme hakkını sağladığı ülkelerin başında gelmemizin gururunu taşıyabilelim.

Araştırmanın diğer başlıklarına da göz atıp, sizlerle paylaşacağız.