Riskli ya da risksiz her türlü olaylar karşısında sağduyulu muyuz tartışılır ama esprili bir millet olduğumuz aşikar.

Şöyle diyordu sosyal medyadaki bir paylaşımda:

“Millet suyla, sabunla tanışınca gördüm ki, meğer biz beyaz tenli bir halkmışız.”

Ne diyebilirdim. Moralli toplumuz vesselam.

Beni güldürdü açıkçası.

Deyim yerindeyse “Bir musibet bin nasihatten evladır.”

Boşuna edilmiş bir laf değil.

Hakikaten evlaymış.

Korona virüs gündeme geldiği günden bu yana ne kadar esprili yaklaşımlar sergiliyor olsak da, dezenfekteye ve yapılan uyarılara itibar ettiğimiz gibi, başarıyla uygular da olduk.

Malum can tatlı.

Ama bu duyarlı yaklaşım sadece can tatlı olduğunda değil, yaşadığımız dünyayı, çevreyi ve tabiatı gelecek kuşaklara yaşanabilir kılma bilinciyle de mümkün olmalı.

Hijyen, temizlik gibi insan için elzem olan durumların bu kadar espri halinde alınması, aslında, “gerçekten temiz bir toplum değil miydik yoksa? sorusunu da gündeme getirebiliyor akıllara.

Suyla, sabunla çok oynayan, çok tüketen, kişisel temizliğine önem veren kişilere toplum olarak “titiz” yaftasını yapıştırırken, şimdi bu yaftanın önemi de ortaya çıkmış oluyor.

***

Sağlık Bakanı ülke genelinde Korona virüs vakası sayısının 5 olduğunu açıkladı. Devlet olarak gerekli tedbirlerin uygulanıyor olduğunu da söyledi.

Gerçekten tedbir anlamında fena değiliz. Umarız vaka sayısı artmaz.

Halkımızın sağduyulu ve duyarlı yaklaşımıyla evelallah bu musibeti de atlatacağımızdan hiç kuşkumuz yok.

Ya sonra?

Sonra kaldığımız yerden devam mı?

Bu tür olumsuz gelişmeler, olumlu yönde bir devinimi yaşatmalı insanlığa.

En azından toplumsal duyarlılığın gelişmesi bakımından.

Bizler ümitliyiz.

Her alanda yemekten, içmekten, giyim kuşama, imalattan, işyerlerine kadar hijyen ve temizliğin hayatımızın önceliğinde bulunmasının duyarlılığının devinimini gerçekleştiriyor olabiliriz.

Sadece bu mu?

Can korkusuyla yarattığımız bu hassas durumu, çevremiz için de uygulanabilir bir zihniyete kavuşturabiliriz.

Nasıl mı?

Doğanın da canını ve hatta kendi canlarımızdan türemiş geleceğimiz olan canlara bırakacağımız çevreyi de koruyarak.

Bu sözünü ettiklerimizi, bu sayede yani Korano virüsün biz de yarattığı etkinin dersiyle yapabiliriz.  

Tatil beldelerimizi kirletmeden, denizlerimizi kirletmeden, mesire yerlerine çöplerimizi bırakmadan, seyir halinde iken aracımızın camından atık fırlatmadan, cadde ve sokaklara çöp ve izmarit atmadan, yerlere tükürmeden yaşayabiliriz.

İnsan olmanın gerekliliklerini toplu halde yerine getirebiliriz.

Her hayırda bir şer, her şerde bir hayır vardır diyerek…

Temiz insanlığa, temiz topluma ihtiyacımız var.

Bu nedenle de yukarıda sözünü ettiğim büyük sözün anlamlılığı bir kere daha önem arz ediyor.

O sözü bir kere daha tekrar etmekte yarar görüyorum;

Bir musibet bin nasihatten evladır.

Allah milletimize başka dert yaşatmasın.