Atatürk sevgisini anlamak için önce kendinize nedenini sormalısınız! Türkiye’de Atatürk’ü sevmeyenlere, dilim döndüğünce Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatmak istiyorum. Onların da kendilerine, "Neden Atatürk?" sorusunu sormasını öneriyorum. Biliyorsunuz, Atatürk sevgisi ne İzmir Kordon Boyu'na sığıyor ne de Atamızın yattığı Anıtkabir’e. Bu sevginin arkasında çok büyük bir şey olmalı ki Cumhuriyet’in kurulduğundan bu yana artarak devam ediyor. Dünyaya birçok askeri ve siyasi lider gelmiştir. Ancak Atatürk’e olan sevgi, ölümünden 86 yıl sonra bile çığ gibi büyüyor.
İşte Mustafa Kemal Atatürk!
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olarak tarih sahnesinde çok önemli bir yere sahiptir. Atatürk'ün neden bu kadar önemli olduğunu birkaç ana başlıkta özetleyebiliriz:
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu:
Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ve I. Dünya Savaşı'nın ardından, Atatürk liderliğinde Kurtuluş Savaşı başlatıldı. 1923 yılında, Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Bu, yüzlerce yıl süren Osmanlı monarşisinin sona erdiği ve modern bir devlet yapısının kurulduğu anlamına geliyordu.
Modernleşme ve Reformlar:
Atatürk, Türkiye’yi modern ve laik bir devlet haline getirmek amacıyla köklü reformlar yaptı. Bu reformlar arasında en dikkat çekici olanları:
- Saltanatın kaldırılması ve halifeliğin lağvedilmesi,
- Hukuk sisteminin laikleştirilmesi (Medeni Kanun'un kabulü),
- Eğitim ve kültür alanındaki reformlar (Latin alfabesine geçiş, Tevhid-i Tedrisat Kanunu),
- Kadın haklarının ilerletilmesi (kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi),
- Ekonomik ve sanayi reformları ile Türkiye’nin kendi kendine yeter bir devlet haline getirilmesi.
Laiklik İlkesi:
Atatürk, devletin din işlerinden ayrılması gerektiğine inanıyordu. Laiklik ilkesiyle, devletin din üzerindeki etkisi azaltıldı ve toplumsal hayat modernleşme doğrultusunda şekillendirildi. Bu, hem bireysel özgürlüklerin güçlendirilmesi hem de devletin tarafsızlığının sağlanması açısından önemli bir adımdı.
Ulusal Egemenlik ve Demokrasi:
Atatürk, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesiyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini halk egemenliği üzerine kurdu. Cumhuriyetin ilanı ve tek adam yönetiminden demokratik yönetim sistemine geçiş, bu ilkeyle mümkün oldu.
Eğitim ve Bilim Vurgusu:
Atatürk, eğitimin yaygınlaşması ve bilime dayalı bir toplum yapısının oluşturulması gerektiğine inanıyordu. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözüyle bilimin önemini vurgulamış ve eğitim sisteminin geliştirilmesine öncelik vermiştir.
Uluslararası Saygınlık ve Barışçı Dış Politika:
Atatürk, Türkiye’nin uluslararası alanda bağımsız ve saygın bir devlet olarak tanınması için büyük çaba sarf etti. "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesiyle barışa dayalı bir dış politika izledi. Türkiye, onun liderliğinde komşularıyla dostane ilişkiler kurarak bölgesel istikrarın sağlanmasına katkıda bulundu.
Atatürk, sadece bir askeri lider değil, aynı zamanda düşünce ve devlet adamı olarak da modern Türkiye’yi şekillendirmiştir. Hem içeride hem de dışarıda saygı duyulan bir lider olması, onun isminin ve mirasının bu denli önemli olmasının başlıca nedenlerinden biridir.
En önemlisi de, koca bir imparatorluğun küllerinden kurduğu genç Cumhuriyet ile 15 yıl gibi kısa bir sürede bu kadar önemli işlerin altına kusursuz imzasını atmasıdır. İşte bu yüzden Atatürk dünyada eşsizdir. Bu yüzden Türk ulusu onu bağrına basmıştır.
Tandoğan Uysal