Türkiye’de basın, hiçbir dönemde bugünkü kadar iktidara bağımlı hale gelmemişti. Medyanın büyük bir bölümü, iktidarın çizdiği sınırların dışına çıkamazken, halkın haber alma özgürlüğü de ağır yara alıyor. Özellikle kritik olaylarda yaşanan sansür ve görmezden gelme politikası, gazeteciliğin temel etik değerlerinden tamamen uzaklaşıldığını gözler önüne seriyor.
Saraçhane’de 100 Binler, Canlı Yayında Sadece Üç Kanal!
18 milyon nüfusa sahip İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve ardından CHP’nin Saraçhane’de düzenlediği miting, Türkiye’nin en büyük siyasi olaylarından biri olarak kayıtlara geçti. Ancak böylesine büyük bir protesto, sadece Sözcü TV, Halk TV ve Tele 1 tarafından canlı yayınlandı!
Özel televizyon kanallarının, iktidarın hoşuna gitmeyecek bir olayı görmezden gelmesi artık sıradan bir durum haline geldi. Devletin vergileriyle yayın yapan TRT bile, milyonların takip ettiği bu gelişmeye objektif yaklaşmaktan kaçındı. Peki neden? Haber değeri taşıyan böylesine büyük bir olayı ekrana taşımamak hangi gazetecilik anlayışına sığar?
Özel Kanallar Neden Susturuldu?
Aklımıza gelen en net soru şu: Özel televizyon kanalları, bu büyük mitingi neden yayınlamadı? Türkiye’nin önde gelen haber kanallarının çoğu, bu olayı görmezden gelerek iktidara olan bağımlılıklarını bir kez daha kanıtladı. Bu tavır, medya sahiplerinin hükümetle olan ticari çıkarlarının bir sonucu mu? Yoksa yayıncılar, özgür habercilik yapmaları halinde başlarına geleceklerden mi korkuyor?
Bugün Türkiye’de gazetecilik mesleği, artık kamu yararına haber üretmek yerine, “hükümete zarar verecekse yayınlamamak” gibi bir oto sansür anlayışına teslim olmuş durumda.
Basın Özgürlüğü Çökerse, Demokrasi de Çöker!
Basın, halkın gözü kulağıdır. Gerçekleri halka ulaştırmak, gazeteciliğin en temel görevidir. Ancak Türkiye’de bugün medya, halkın değil, sarayın sesi olmayı seçmiş durumda.
Saraçhane’deki o kalabalık, sadece bir protesto değil, aynı zamanda Türkiye’deki basın özgürlüğü ihlaline de karşı yükselen bir çığlıktır. Özgür basının susturulduğu bir ülkede, demokrasi sadece bir kâğıt üzerinde yazan kelimeden ibarettir.
Türk basını artık bir yol ayrımında: Ya halkın haber alma hakkını savunacak, ya da tamamen iktidarın propaganda aracına dönüşecek!
Tandoğan Uysal