Birçok özel günde söylenen ama neden söylendiği her seferinde farklılık gösteren bir cümledir aslında “Nerede o eski ….” Kimi zaman eski sokakları özler insan, kimi zamanda yediği yemekteki tadı, kokladığı çiçekteki kokuyu arar. Özlemlerin bileşkesidir bir bakıma bu cümle. İnsanlar farklı nedenlerden dolayı halen geçmişte yaşıyor olabilirler. Genellikleyaşı hayli ilerlemiş kişilerde bu durumun gözükme ihtimali her ne kadar yüksek olsa da, sadece bu tip kişilerde görülmeyebilir. Peki kişi neden geçmişe bağlı kalmayı ister? Bu bir tür statüko mudur yoksa geçmişe sadık kalma ile edinilen bir tür özlem olarak açıklanabilir mi?

***

Bir otomobilin veya otobüsün içinde seyrediyorsanız, şoförün ani bir freniyle içindekiler ile beraber öne doğru hareket edersiniz. Bunun nedenini fizikte,nesnelerin içinde bulundukları konumumuhafaza etmek için, öne doğru harekette bulundukları şeklinde açıklarlar. Başka bir deyişle bunu statüko ile de açıklayabiliriz, yani nesneler dahi, mevcut durumunu yani statükosunu muhafaza etme eğilimindedirler. Buradan yola çıkacak olursak, geçmişe bağlı kalmak statükoyu korumak adına gerçekleştirilebilir. Ancak unutulmamalıdır ki "Değişmeyen tek şey, değişimdir"dolayısıyla dünyadaki her şey değişim göstermeye meyillidir. Bundan için de, kişiningeçmişte kalmaya ısrar etmesi, bir nevi "değişime tepki" olarak da açıklanabilir. Ancak şu da unutulmamalıdır ki, değişime tepki göstermek bir anlamda "kendi kendinle çatışmayı” da beraberinde getirecektir.

***

Diğer bir sebep de, geçmişte yaşadığı bir travma olabilir. Öyle bir travmadır kibu, etkilerini üstünden atamamıştır kişi ve sürekli o ana gidip gelmektedir. Belki de bazen "bu olayın olmaması için ne yapabilirinin” farklı düşünce versiyonlarını düşünerek kendisini suçlamaktadır. Bu ravmanın etkilerini üstünden atamamış olması, kuşkusuz kişinin şimdisini olumsuz etkilemektedir vebu olumsuz etkilerinden kurtulması için bir "hayat öpücüğü" şarttır.Kişinin geçmişe bağlı kalmasının diğer bir sebebi de geçmişe duyduğu özlem olarak da açıklanabilir belki. Çünkü kişi, geçmişte iken daha iyi yaşarken şu anda bu durum mevcudiyetini korumamaktadır. Belki eskiden dünya daha dayaşanılası bir yerdi, ancak şu anda bunun böyle olmaması kişiyi bu yola sokmuş olabilir. Eskiden müzikler bile çok daha dinlenilesi ve doyuruculuğu yüksek idi, ancak bugünün müziklerinin bundan uzak olması, kişiyi nostaljiye yönlendiriyor olabilir. Veya geçmişte sevdiği bir kişinin varlığı, onu hayata karşı duruşunu daha güçlü kılarken, o kişinin ölümü veya bugün yanında olmaması da kişiyi bu tür bir ruh haline sokabilir.

***

Kıssadan hisseye gelelim. Nerede o eski sözünü tutan her fırsatta yaptıkları için üzülen yada sevinen yaşadığı yerin özelliklerini bilip o yaşam şekli ile çevresinde aynı havayı paylaştıkları ile ortak hedeflere yürüyen, değim yerinde ise “Gözünü budaktan sakınmayan” siyasetçiler, yerel yöneticiler, şimdi onlar nerede? Her seçim öncesi tek kanallı dönemlerde televizyon ekranlarına çıkarak bir masa etrafında düşünceleri söyleyerek tartışan ama hiçbir zaman karşısındakine hakaret etmeyen toplumun temel değer yargılarına saygılı rakiplerine karşı duruşunu bozmadan onların ve onların temsil ettiği vatandaşları da kucaklayan tavırlı siyasetçiler nerede?  Şimdilerde kıl, tüy, densiz gibi açıklamalarla kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşman belleyip sadece kaşının altında gözün var gibi bahaneler üreterek saldıran hakaretler eden, etrafında topladığı müritleri ile bunun sınırlarını artırarak devam eden siyasilerle dolu. Çok siyasetçi gördük bu zamana kadar biz hep yerimizdeydik hala yerimizdeyiz. Sahi onlar nerede bilen var mı?