Mutlu olmak herkes için, her yaş için, her cins için farklı farklıdır.
Aslında mutluluk; Özlem duyulan her şeyi elde etmek. Kitaplar tanımı böyle ifade eder.
Peki özlemlerin, isteklerin sonu gelmezse!!
Yani doyumsuzluk varsa!!
Bu durumda şu anlama geliyor. Mutluluk ile doyumsuzluk arasındaki ilişkinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor.
Akla hemen; Doyumsuz insan mutlu olabilir mi? Sorusu gelmez mi.
Doyumsuz insanın mutlu olması mümkün değildir. Çünkü doyumsuz insan yaşam boyu hep daha fazlasını elde etmesine rağmen bir türlü mutlu olmayı başaramaz. İsteklerinin özlemlerin sonu gelmek bilmez.
Dr. Knudsen, doyumsuzluğu şöyle tanımlar.
Knudsene göre; “Doyumsuzluk her şeye sahip olunmasına rağmen hala kendinizi mutlu hissedememe halidir.
Mutsuzluk bir virüstür. Günümüzde bu virüs teknolojik araçlarla hızla yayılmaktadır.
Son yıllarda insanlığın yaşadığı olaylar, savaşların bitmez tükenmezliği, kadın cinayetleri, okul baskınları, geceleri şehirlerin ana arterlerinde trafik canavarlığı yapanlar, seyahat sonu ülkelerine dönerken bavullar dolusu giysi alanlar… vb.
Bütün bu sayılan örnekler Ortadoğu coğrafyasında daha çok yaşanıyor sanki.
Hemen şunu düşünüyorum. Doyumsuz olmak bir hastalık halidir. Öyleyse bu hastalık halinden kurtulmanın yolları için politikalar geliştirilmeli.
Son yapılan bir araştırma dikkat çekici. 164 ülkeden 1.7 milyon kişi üzerinde yapılan (anket) araştırmaya göre mutluluk için yılda 95 bin dolar yaklaşık 360 bin TL. gerekiyor.
İyimserlik için yıllık 60 bin dolar. Bu da yaklaşık 230 bin TL’ya tekabül ediyor.
Mutlu olmak için; aylık 30.000 TL.
İyimser olmak için aylık; 19.170 TL. kazanmak lazım.
Bu araştırmaya göre mutluluğa en yakın ülke Avusturalya insanı.
Tam zamanlı çalışmaları durumunda yıllık gelirleri ortalama 81 bin 530 dolar.
*** *** ***
Biz ülke olarak, mutlu olmak istiyorsak, mutlu insanlarla muhatap olmak istiyorsak belirttiğim gibi yıllardır yazarım. Ülkenin ruhsağlığı haritasının çıkarılması gerekiyor. Sağlık Bakanlığının illerdeki teşkilatları, üniversitelerin Tıp Fakülteleri aracılığı ile durum tesbit edilip, yol haritası çıkarılabilir.
Sadece harita çıkarmak yeterli olmayacaktır.
*Öncelikle resmi kurumlar, devletin her kademesinde görev alanlar, okullar, cezaevleri, başlangıç noktaları olabilir.
*Sonraki adım; Çalışmanın paydaşları (APSP-YÖK-MEB-SB-İçişleri Bakanlığı-Adalet Bakanlığı) ile işbirliği
*İlgili Bakanlıkların konu üzerinde yol haritasını belirlemesi.
*Her paydaş teşkilatın komisyonlarını oluşturması ve alan çalışmasını gerçekleştirmesi.
*Bu çalışmalar doyumsuz insan sayısında azalmayı sağlayacaktır.
*Çevremize baktığımızda gördüğümüz doyumsuz insanlar, mutluluğu yakalayamadığı gibi karşısındakinin mutsuzluğuna neden olmakla kalmayıp, hasta insan yaratıyor.
Bu doyumsuz insanları siyasette, ticarette, bürokraside o kadar çok görür olduk ki.
*** *** ***
Aslında sağlıklı bir insanda bütün duyguların bulunması elzemdir. Ağlama-sevgi-üzüntü-öfke-kin-mutlu olma-başarılı olmak-korku-cinsellik duyguları her insanda bulunur.
Ancak bunların dozunu iyi ayarlamak, duyguları kontrol etmek akıl işidir. Yetiştirilme işidir. Konu yada sorunlar arasında korelasyon kurabilmek demektir.
Doyumsuz bir insanla karşılaştığımda çocukluğunda yaşadığı ebeveyn hatalarından beslendiğini düşünürüm bu duygunun.
Bir başka beslenme faktörü; Çılgın tüketim kültürü gibi geliyor.
Peki şimdi hemen aklımıza şu soru gelmiyor mu?
Doyumsuzluk duygusu doyar mı?
Bu duygu doyum eksenli bir dizi davranışa yol açmakta.
Bu davranış daha çok al, daha fazla elde et, birçok şeye/yetkiye sahip olma yönündedir.
Bütün bunları elde etse de yine tatmin olmayacaktır.
*** *** ***
Öyleyse biz mutlu olma yollarını bulacağız.
Einstein’in önerilerinden bazıları;
-Sorunlarımızı, o sorunları ortaya çıkardığımız düşünce şekliyle çözemeyiz.
-Zekanın asıl göstergesi bilgi değil hayal gücüdür.
-Henüz doğanın bize sunduğunun binde 1’ini bile bilmiyoruz.
-İstek varsa bir yolu vardır.
Bunlar ışığında;
-İstek varsa bürokrat, siyasetçi, eğitimci, sorun yaratmaz muhatabının sorununu dinler ve çözer.
-İstek varsa bugün cinsel doyumsuzluk/cinsel bağımlılıktan yaşanan kadın-çocuk ölümleri son bulur.
Sorun çözme yönünde istek varsa; Çocuk şiddeti engellenmiş olur.
Sorun yaratmak değil de, sorun çözme yönünde istek varsa aile içi şiddet minimum seviyelere iner.
Doyumsuzluk gibi patolojik bir duygu ortadan kaldırılırsa, siyaset güzel ve zevkli bir hal alır.
Savaşlar olmaz. Mutlu insanlar olur.
Dünyaya gösterdiğin yüz ona, sana nasıl davranması gerektiğini de söyler. (N.N.)