Merhaba Muğla Gazetesi okuyucuları. Yaklaşık 3 yıldır görev aldığım Idyma antik kentini sizlere kısaca tanıtmak istiyorum. Ama öncelikle arkeolojik kazı ve konservasyon çalışmalarına verdikleri desteklerden dolayı T.C. Kültür ve Turizm Başkanlığı’na, Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Bakanlığı’na, Ula Belediyesi’ne, ve Muğla Müze Müdürlüğü’ne teşekkür ediyorum. Ayrıca kazı çalışmalarında emeği geçen tüm hocalarıma ve ekip arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.
Akyaka, kendine has mimarisi ve doğal güzelliği ile son dönemlerde dikkatleri üzerine çeken bir kent olmuş ve 2011 yılında ise sakin kent unvanını almıştır.
Idyma Antik Kenti, Gökova köyü(Kozlukuyu)nün kuzeyinde kalan Küçük Asartepesinin yamaçlarına kurulmuş ve kentin akropolisi kuzeyde sırtını Sakar Geçitine vermiştir. Kent, Gökova(kerme) körfezinin kuzey doğusunda; ormanlarla kaplı dağlar, doğusunda ise tatlı suların kaynadığı Kadın ve Akçapınar azmakları arasında kalan bir ova içinde yer almaktadır. Karia’daki birçok kent gibi dağ yerleşimi izlenimi vermektedir. Oldukça dik bir yamaçta yer alan kent, aynı zaman da korsanlar tarafından denizden görülemeyecek bir konumdadır. Erken dönemlerde deniz kıyısında olup olmadığı net olarak bilinmese de nehrin hem körfeze hem de Karia’nın iç kesimlerine ulaşım sağlaması ve eski çağlarda geçiş noktalarını kontrol eden bir konumu ile her zaman önem taşımıştır.
Kentin erken tarihi ile ilgili elimizde çok net veriler bulunmamaktadır. Ancak Idyma’nın Anadolu kökenli bir isim olduğu düşünülmektedir. Hitit metinlerinde geçen “Ituma” yer ismi ile gösterdiği benzerlik kentin eski kökenini desteklemektedir. Antik kaynaklarda çok fazla bahsedilmemiş olan Idyma, Karia’da bir kent ya da Idymos nehri yakınındaki Idyma olarak anılmıştır. Atina vergi listelerinde Idyma kenti, MÖ 4. yüzyılda iki kez 1 talent ödemiş olarak bahsedilmektedir. Ancak kent daha sonra vergi listelerinden çıkartılan Karia kentleri arasında yer almıştır. Karia kentleri arasında ilk sikke darp eden kentlerden biridir. Kentin MÖ 5.yy itibarıyla darp ettiği gümüş sikkeler ekonomik gelişimini göstermektedir. MÖ 4.yy ve sonrasında ise sikkelerin Rhodos standardında darp edilmiş olması kentin Rhodos etkisi altına girdiğini göstermektedir.
4000 yıllık bir tarihi geçmişe sahip olan İdyma antik kentinin Akyaka’nın batısındaki Maden iskelesi mevkiinden Gökova’nın doğusundaki Ataköy mahallesine kadar yayılım gösteren antik dönem mahallerinden birisi olan Akyaka’daki İnişdibi mevkiinde, azmak kenarında bulunan ve antik dönemde deniz kıyısında yer almış olması muhtemel olan tepe tüm çağlar boyunca önemini korumuştur. Tepenin üst kısmında daha eski sur duvarları üzerinde günümüze kadar iyi durumda korunagelmiş bir kale inşa edilmiştir.
Kale hakkında ilk bilgiler ise MS 15. yy ’da Piri Reis’in yapmış olduğu haritadan bilinmektedir. Harita üzerinde Idymos deresinden (Çaydere) "Gökova Suyu "olarak, Keramos'tan (Gökova Körfezi) ise Kerme Körfezi olarak bahsetmiş ve kıyıların ayrıntılı bir haritasını vermiştir. MS 17. yy ‘da Evliya Çelebi kaleyi yıkık bir kale olarak tanımlamıştır. Sonraki araştırmacılar tarafından ise Akyaka Kalesi yanlışlıkla antik Idyma kenti üzerindeki Doğu Roma kalesi olarak tanımlanmıştır.
Yapılan kazı çalışmaları yerleşimin MÖ 7’inci yüzyıldan MS 7’inci yüzyıla kadar kesintisiz devam ettiğini göstermiştir. Kale yapısının ise MS 11’inci yüzyılda bir garnizon olarak yapıldığı düşünülmektedir. Daha sonraları kale, Beylikler tarafından ele geçirilerek Selçuklular ve Osmanlı dönemlerinde de kalenin bazı bölümleri onarılarak kullanılmaya devam etmiştir.
Akyaka Kalesi; yaklaşık 600 metre uzunluğunda bir duvar hattı ile çevrilmiştir. Kalenin kuzeyinde 9 kule, doğu ve satışında 2’er kule bulunmakta ve 12 dönümlük bir araziyi kaplamaktadır. Batı giriş, kalenin en iyi korunmuş bölümüdür. Duvarın en üstünde yer alan yürüyüş yolu ve mazgallar görülebilmektedir. Kalenin güney yamacında aşağı doğru uzun bir bölümü görülebilen bir dehliz bulunmaktadır. Anakaya oyularak üzeri tonozla kapatılmış olan bu dehliz su temini için kullanılmıştır. Anakaya düzenlenerek içerisinde basamaklarla bir sarnıca bağlanan dehliz 65 metre uzunluğunda etkileyici bir yapıdır.
Kalenin çevresinde ise antik dönem kalıntıları bulunmaktadır. Bunlardan Arkaik döneme ait olabilecek bir duvar kalıntısı ve MÖ 5-4. yy yüzey seramikleri yerleşimin İdyma ile çağdaş olduğunu göstermektedir. Azmak nehrinin hemen yanında Güney Yamaç olarak adlandırılan alanın henüz işlevi tam olarak belli olmasa da olasılıkla bir liman olabileceği düşünülmektedir. Günümüzde bile deniz seviyesinin geri çekildiği gözlemlenen Gökova Körfezinin antik dönemde azmak nehri ile bitişik ve seviyesinin yüksek olması, bu yapıların liman yapısı olması üzerinde ki ihtimali güçlendirmektedir. Yapılan tüm çalışmalar kalenin bulunduğu tepenin bir antik dönem yerleşimi olduğunu göstermektedir.
Çalışmalar sonucunda Güney Yamaç bölümünde anakaya oyularak yapılmış bir oda mezar bulunmuştur. Kalenin güneyinde bulunan ön savunma duvarının temizliği sırasında antik sur hattına rastlanmış ve kalenin güneybatı yamacının üstünden antik sur hattı açılmıştır.