Gazeteciler yalnız ölür. Bunu genellemenin gereksiz olduğunu düşünenler olabilir ancak yanıldıklarına birçok örnek vermek mümkün. Bir oğlum var umarım benim mesleğimi seçmek istemez. Sanırım seçmeyecekte. Zira bir gazetecinin çocuklarının nasıl büyüdüğünü en yakından yaşayarak öğrenenlerden biri. İhtiyacı olduğu her zaman babasının yanında değil de kamuoyuna bilgi aktarmak için görev başında olması onun için en büyük kayıp belki bu yıllarında. Ancak bunun bir kayıp değil kazanç olduğunu yıllar geçtikçe anlayacak. Umarım benim mesleğimi seçmez ve benimle aynı kaderi paylaşmaz.

***

Bir meslek olarak tercih edip başladığınız gazetecilik gitgide bir yaşam şekline dönüşüyor. İsteseniz de istemeseniz de gazetecilik mesleğinden kaynaklanan kazançların ve kayıpların sahibi oluyor insan. Sonuçta yalnız başınıza özgür iradenizle karar verip başladığınız gazetecilik mesleği sizi koyu bir yalnızlığa doğru götürüyor. Bu kötü bir şey değil. Ancak yaşam içerisinde koyu bir yalnızlığın sahibi olan gazeteciler kör karanlıkta bile bir birini arayıp buluyor. Toplumun soranı, sorgulayanı olarak hep aynı kaderi paylaşıyorlar. Genelde gazeteciler mesleklerinin ne olduğunu kimsenin bilmediği ortamlarda çok rahat ederler. Eğer bulunduğunuz ortamda mesleğinizi bilen varsa size orada rahat yoktur kimin aklında, yaşantısında bir olumsuzluk varsa hemen size anlatmaya başlarlar. Birde o meşhur cümle ile anlatmaya başlarlar, “Gerçi siz bilirsiniz ama…”fıtık olmamak içten değildir. Kafa dinlemek dinlenmek mümkün değildir.

***

Nasıl fıtık olunur? Biliyorsunuz! Muğla’da yaşıyorsan fıtıkta olursun kanser de. Bu kentte yaşamak öyle kolay değil. Karnın ya da sabrın geniş olursa sorun yok, umarsız bir hayatın bileşeni olarak mutlu azınlıktaki yerini alır, şarkılara eşlik edersiniz. Karnınız geniş değilse ve derin nefes almasını bilmiyorsanız, yandınız! Gerçek; sinsi bir hastalık gibi gelir sarar, sarmalar adamı. Sonuçta ve mutlaka bir tüberküloz vakasının sanığı olursunuz. Yerel statüko ile mücadelede, hizmetin en temel prensibini halk olarak gören bir analitik grubun tam göbeğinde yer alır gazeteciler. Rasyonel düşünmek ve davranmak konusunda birbirimizi destekleyen bir mücadelenin tam ortasındayken ve bunca aşılması gereken konu varken gazeteciler bu davada hep yalnız bırakılırlar.

***

İş bilmezlik, israf, kaynakların verimsiz kullanılması, beceriksizlik… Bir kentin gelişmişlik seviyesi kentin altyapısında ulaştığı seviye ile tespit ediliyor. Basın ve bir kaç vatandaş sayesinde olan bitenle ilgili olarak büyük bir yüzleşme yaşıyor kent. Yöntem ve uygulamalarla ilgili kamu haklarının korunması adına davalar açılıyor. Ancak asıl işi merkezi idare yaptı. Kent statik yapıdan uzakta yeniden dizayn ediliyor. Yukarıda yer alan tespit ve yorumlar Muğla’yı yöneten ve yönetmeye aday tüm kadrolar için geçerli. Herkes üzerine rahatça alınabilir.