İşimiz yazmanın yanı sıra gözlemlemek.
Mesnetsiz olmamak kaydıyla, bu gözlemleri doğru ve tarafsız bir şekilde siz okuyucuya aktarmak.
Kimseyle, duygularımızla kişisel şekilde hareket edecek yaklaşımlarımız söz konusu dahi olamaz.
Dolayısıyla kamuoyunu bilgilendirmek, kamu denetçiliği ya da kamu yararına farkındalık yaratmak gibi görevlerimiz var.
Bunları neden mi söylüyorum.
Yazdığınız yazıları ya da haberleri, işiniz olduğu gerçeğini düşünmeden bir maksada dayamaya çalışanlar olabiliyor da ondan.
Bu da işinizi güçleştiren etken olarak başı çekiyor.
Gel de önyargıyı kır.
Bu önyargılardan çok çektik.
Bir toplum sorunu önyargı.
Neyse ki perhizsel ve ticari kaygı taşıyan bir yayın anlayışımız yok ta bu yönden rahatız.
Çizdiğimiz tablo genel ölçekte bir tablo, şahsımı çok bağlayan yeri de yok.
Bu her yazılıp, çizileni maksada dayamaya çalışan maksatkar yapıyı bilgilendirmiş olalım bu yolla.
Bu nedenle yazarız da, söyleriz de…
Hem de rahat rahat.
Neyse konumuza dönelim.
Meslek yıllarımızın internet ve sosyal medyayla iştigal olmaya başladığı dönemden bu yana hiç bu dönemdeki kadar fake hesap dönemi görmedik.
Özellikle siyaset ortamı fena.
Hatta kokuşmuşluk içeriyor.
Siyasi yapıların ve siyasilerin danışmanlarının yanında, bir de fake hesap danışmanları var artık.
“Ne var bunda, herkes kendini korumaya çalışıyor” diyebilirsiniz.
Elbette bir savunma ve algı yöntemi olabilir bu durum bunu anlayabiliriz.
Sonuçta sosyal medya günümüzün bir parçası.
“Bu parçada fake hesap kapsam dışıdır” diye bir kural da yok.
Ancak tuhafımıza giden, siyaset mekanizması bu işlere o kadar fazla girdi ki, siyasetin hedefinde vatandaş ve vatandaşa hizmet olduğunu unuttu.
En azından gözlemimiz bu yönde.
Fake hesaplar sosyal medyada bir zümrenin sinsi savaş alanına dönüştü.
Bir zümre ifadesini önemsizleştirebiliriz ama önemsizleştiremiyoruz.
Çünkü bu zümre, merkez hedef noktasında etkili olan ya da etkili olmasını beklediğimiz zümre.
Etkili olmasa ya da etkili görevlerde bulunmasa, o zümreler ne yaparsa yapsın.
Adı üstünde zümre.
Sinsi ve soğuk bir savaş yaşanıyor adeta fake hesaplar arasında.
Aynı çatı altındaki ortama yansıyan iç savaşlar da cabası.
Hadi seçim zamanlarında hortladı bu hesaplar, ya aynı amaca hizmet edenlerin aynı çatı altındaki savaşlarına ne denilmeli?
Nasıl bir çıkar savaşı bu?
Akıl alır gibi değil.
Adamcılık almış başını gidiyor.
Neden işlerine bakmaz bu pozisyondaki zümrenin zatları?
Birileri önce halka hizmet olgusunu, bu zatlara öğretsin.
Sosyal medya ortamındaki bu fake hesap furyasının inanın okuyuculara eğlenceli saatler geçirtmekten öte bir yararı yok.
Ama siyasi yapılanmalara zarar verdiği de aşikar.
Bizden söylemesi.
Fake hesap ta sizin, çatı da sizin, bu sığ siyaset de sizin.
Sevdiğim bir sözle son verelim:
Mert düşman, sinsi dosttan iyidir.
Bırakın bu sahte hesaplarla hesaplaşmayı da, iş yapın iş.
Halk sizlerden hizmet bekliyor.
Düşmanlığınızı da arkadan dolanarak değil, mertçe yapın.