Gelişmeler ışığında sürecin en doğru sorularını bir esnaf odası kuruluşunun yönetimi adına Muğla Yiyecek Maddeleri Esnaf Odası Başkanı Güven Akarken sordu.
Dükkan kirası nasıl ödenecek?
Personel maaşı nasıl ödenecek?
SGK, Bağkur primleri nasıl ödenecek?
Kredi taksitleri nasıl ödenecek?
Evin giderleri, çocukların masrafları ve buna benzer sayılamayan pek çok gider.
Yani kısacası, Corona virüsle mücadele kapsamında her yönüyle sekteye uğramış esnaf ne yapacak?
Cevap bekleyen doğru sorulardı aslında Akarken başkanın soruları.
Bugünün sabahında, (gazete yayını için dünün sabahında) Muğla’da yıllardır çok ciddi bir istihdam yaratmış, yakinen de görüştüğüm dostlarım olan CNS Tesislerini ziyaret ettim. Bu köklü firmanın ortaklarından Nihat Uzar ile sohbet ettik.
Konumuz, tabii ki ülkenin içinde bulunduğu durumdu.
Kendisi de bir ticaret erbabı olduğu için Akarken gibi aynı dertten muzdaripti.
Kaldı ki her dönem ciddi de yatırımları söz konusuydu ticari hayatlarında.
Tesislerinin yüzünü de yeni yenilemişlerdi ve tonla masrafları vardı.
Bu gözle görülür durumdaydı.
Gelin görün ki, Corona virüs sektörlerindeki tüm esnafı derinden yaralamıştı ve buna rağmen Nihat Uzar, istihdam ettiği çalışanlarını yarı yolda bırakmayı düşünmeyip, kısmi de olsa zarar etmeyi göze alarak, mücadele etme yönünde bir kriz yönetimi planladığını, ancak bu mücadelenin de iki ayın üzerinde olamayacağını dile getirdi.
Ülkede alınacak olası bir olağanüstü hal kararında, yüzlerce insanı veya sayı kaç olursa olsun istihdam yaratmış bir esnaf, alınan önlemler kapsamında kapılarını kapatmak zorunda kalırsa ne olacaktı peki?
Ya da nasıl bir yol izlemeyi planlıyorlardı?
Nasıl bir planlama düşünüyor olabilirler bilmiyorum ama sadece sohbetten edindiğim bilgi ışığında Nihat Uzar’ın kriz planlaması sürekliliği olmasa bile yerindeydi.
İçinde bulunduğumuz durum ortadayken, ısrarla “evde kalın” uyarısıyla, vatandaşın sokağa çıkmaması istenirken, işletmesini açık tutarak, para kazanamadan günü tamamlayıp, bir o kadar da riske girerek, daha da açılarak, çalışanlarının maaşlarını az ya da çok vermeye çalışıp, mücadele etme yolunu seçen hangi esnafımız varsa, bu vicdani yaklaşımlarından dolayı kutluyorum.
Ancak, herkes Nihat Uzar gibi elbette davranmayacaktır. Herkes gücüne ya da kriz yönetiminde ne kadar başarılı olup olamayacağıyla bu süreci değerlendirecektir mutlaka.
Başaramayanlar ya da planlaması olmayanlar elbette ki çalışanlarıyla yol ayrımına gelme yöntemini seçecektir.
Kim derdi ki, bir virüs bizim ülkemizi de etkisi altına alsın ve herkesin düzenini alt üst etsin.
Daha neler göreceğiz bilinmez ama Başkan Güven Akarken’in çözümsel taleplerini devletimizin dikkate almasında yarar var.
Nihat Uzar da, iki aylık bir periyotla krizi yönetebileceğini söylerken, devletimizin esnafa mutlaka el vermesi gerektiğinden dem vuruyordu.
Devlet esnafa destek vermezse, zaten iki ayın sonunda bu fedakarlığı yapamayacağını belli etmişti ifadelerinde.
Aklın yolu bir idi.
O ortak aklı da zaten Güven Akarken, ne yönde uygulanması gerektiğini, basına servis ettiği bir açıklamayla dillendirmişti.
Tıpkı Nihat Uzar’ın da sohbetimizde ifade ettiği gibi devletin, esnafın yanında olduğunu göstermesi gerektiğini dile getiren Güven Akarken, Corona virüs salgını kapsamında alınan tedbirlerin yüzde yüz doğru olduğunu ancak, bu tedbir amaçlı uygulamaların esnaf için de içinden çıkılmaz bir hal aldığını belirtiyor, ekonomik politikamızın sıkıntılı bir dönemden geçtiğine vurgu yapıyordu.
Bütün bunlara rağmen, birçok esnafın işyerini kapattığını ve duyarlı esnafın bu ulusal mücadelede her zaman olduğu gibi ön saflardaki yerini alarak, devletine ne kadar bağlı, yasalara ne kadar saygılı olduğunu gösterdiğini de gözler önüne seren Başkan Akarken, “evinde Corona virüsün yayılmasını engellemeye çalışan insanları, bir de ekonomik kaygılar vurmasın” temennisinde de bulunup, bu insanları rahatlatmak için devletimizin ve belediyelerin, içinde bulunulan ekonomik savaşta esnafın yanında olduğunu göstermesini ve bu konudaki adımları hemen hayata geçirerek, esnafa can suyu olması gerektiği beklentisini ifade ediyordu.
Corona virüse ilişkin devletimizin, özellikle de Sağlık Bakanlığımızın çabaları takdire değer ancak bu yaşamımızın felç olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Yaşamsal konforumuzun sürdürülebilirliğinin kesintiye uğraması, sağlığımızdan çok daha önemli değil ancak, güçlü ve gelişmekte olan bir ülke mantığıyla hareketten, bu süreçte kimsenin ekmeğinden, aşından olmaması için devletimizden etkin hamleler beklenildiği de ortada.
Esnafının derdini dert edinen esnaf kuruluşlarını, çalışanının derdini kendinden önce dert edinmiş işverenleri yürekten kutluyorum.
Bu krizi; gerek sağlıkta, gerekse ekonomide minimum sorunla atlatabilmek dileğiyle sonlandıralım.