Ne zaman Muğla’ya AK Parti Milletvekili Nihat Öztürk gelse hemen etrafında beliriveren sorunlarına çözüm arayan, umutlarını arayan yada başkalarının sorunları ve umutları üzerinden kendilerine menfaat devşirmeye çalışanlar. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ne zaman bir toplulukta vatandaşlarla ilgilense yine orada da aynı devşirmeciler. Oturup konuştuğunuzda sanki yanında belirdikleri onların sözünden çıkmaz, onlar bir şey isterse hemen yapılır tavırları ve söylevleri ile ağlarına düşürebildikleri birkaç garibanın beklide akşam evine götüreceği ekmek parasına göz dikerek iş bitirmeye çalışırlar.
***
Birlikte bir resim çektirmek uğruna savaş verip ardından da bu fotoğrafı sosyal medya hesabında paylaşarak, “Muğla’mız ve ülke siyasetini değerlendirdik” diyerek o fotoğrafa gelen beğenileri takip ederler. Kimsede söylemez sen o fotoğrafı çektirmek için saatlerce peşinden koştun ardından da geçerken ayaküzeri bir fotoğraf çektirdin toplamda 10 saniye anca senin yanında oldu bu kadar kısa zaman nasıl değerlendirdiniz diye. Genelde sosyal medya üzerinden “Sosyal Medya Maymunluğu” yaparak olmamış yaşanmamış ama senin olmasını istediğin ne varsa yazar paylaşırlar. İşte hep böyle zamanlarda Semiha Yankı geliyor aklıma.
***
“Seninle bir dakika umutlandırıyor beni
Bir dakika siliyor canım yılların özlemini
Hasret tükenmez gibi, kavuşmak bir dakika
Sevmek bir ömür sürer, sevişmek bir dakika
Seninle buluşmamız bir dakikada geçti
Gözlerim gözlerini canım, bir dakikada içti
Hasret tükenmez gibi, kavuşmak bir dakika
Sevmek bir ömür sürer, sevişmek bir dakika”
***
Malum, Türkiye tarihinin üç ayrı “bir dakika” vakası vardır. Bunlar kritik tarihsel dönüm noktalarıdır aynı zamanda. En eskisi, Semiha Yankı’nın Eurovision Şarkı Yarışması’nda seslendirdiği ve hak etmediği bir sonunculukla yurda dönen “Seninle Bir Dakika” şarkısıdır. O dönem bahis konusu şarkı yarışmasına fazlasıyla kıymet veren toplumumuz açısından ilk ciddi travmadır bu. Zira Türkiye, 1975’te ilk kez bu şarkıyla Eurovision’a katılmıştır. Ne var ki, Avrupalı, Kıbrıs Harekatından dolayı Türkiye’ye kızgın. İlk yarışma heyecanımız böylelikle hüsrana dönüyor ve “Bir Dakika”mız 19 ülkeden sadece “3” puan alabiliyordu…
***
İkinci tarihi “bir dakika” vakamız, Susurluk Skandalı sonrası başlatılan “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemiydi. Ne yalan söyleyeyim, her akşam 21:00’de evlerde yanıp sönen ışıklar ve cümbür cemaat pencerelerden tavalara, tencerelere vuran aileler beni çok umutlandırmıştı. Yani, tarihimizdeki birinci “bir dakika”nın misyonu “mutlandırmak” idiyse eğer, ikinci tarihi “bir dakika”mız “umutlandırmak”la mükellefti.
***
Tarihimizdeki üçüncü “bir dakika” vakası da, herkesin malumu, Davos’ta Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e “One minutes!” diye çıkışmasıydı.
Bundan sonra şu “bir dakika” lafını lütfen kimse kullanmasın… Milletçe bize yaramıyor belli…