Öyle ki yaşanılan zorluklar pes ettirebiliyor biz insanları Pes etmek kolay gelebiliyor bazen… Kendini veya çevredekileri suçlamak, her şeyi karşı tarafa yıkmak rahatlatıyor bazen içimizi… Kaçmamalı insan, yaşanan sorun her ne şekilde olursa olsun kaçmamalı… Olayların karşısında bir şeylerin arkasına saklanmak ve kaçmak… Ne kadar yanlış halbuki!

***

Ya da susmak çoğu zaman, susuşların arkasına saklanmak… Susarak hiç bir şey halledilemez… Paylaşamazsın en basit derdini bile Bu sefer içinle konuşmaya başlarsın Kendinle hesaplaşıp, sorgulamaya başlarsın O zaman kendi kendini yersin. Halbuki konuşmalı insan, derdi neyse kimleyse konuşmalı, haklı haksız yönlerini çıkarmalı ortaya… Ne malum beklide haklı olan taraf sensindir! Boşuna kendini yıpratıyorsundur İşte bu yüzden susmamalı insan, konuşmalı her şeyi… İnanıyorum ki konuşulduğu taktirde çözülmeyecek sorun yoktur… Çokta irdelememek lazım hatayı. Bir olayın üstüne gitmek her zaman iyi sonuçlar doğurmaz. Hatayı ve hayatı ne kadar sorgularsan o kadar sorun çıkarır sana. Onun sorun çıkaracak bir nedeni vardır mutlaka. O yüzden es geçmeli bir takım şeyleri, hele karşında sevdiğin değer verdiğin bir kişi varsa boş ver bu seferlik tüm hataları.

***

Hayat insana her dakikasında bir oyun oynarken, bizler hayatla ve bu oyunlarla başa çıkabileceğimiz yönleri görmezden geliyoruz. Bazıları ailelerini hiçe sayar, milyonlarca acı çektirir onlara. Alttan alamaz bir türlü, çekişir sürekli. Kendisini anlamasından yakınır halbuki oda ailesini anlamıyordur o esnada. Sanki bir ailesi daha olabilecekmiş gibi davranır. Bazısı dostunu, arkadaşını küçücük bir sebepten dolayı kırar, kaybeder onu, bazen de elinin tersiyle iter dost elini sebepsiz yere.

***

Ya aşk… Aşk çok kolay yakalanmıyor… Eğer aşk ayağının dibine kadar geliyorsa tutmalı onu, yakalamalı yakasından. Bazen fark edilmez aşk, yanındadır, sana ses verir en derin yerinden ama anlayamazsın bazen, yada anlarsın da yokmuş gibi davranırsın. Öyle davranmak daha kolaydır çünkü, çünkü aşk zordur, bulması da elinde tutması da. Korkarsın yani, yani kaçarsın aşktan. O kovalar sen kaçarsın. Ne büyük yanılgıdır aşktan kaçmak. Oysaki hep içindedir o, onunla nefes alırsın çoğu zaman ama korkularının yanında aşk küçük kalır. Aşkı küçültmemeli “bu aşktan korkuyorum, sonu kötü olabilir, kaçayım ben bu sevdadan, nasılsa tekrar aşık olurum unuturum onu” demek ne büyük saçmalık Belki o an yaşadığın aşkı ve coşkuyu bir daha bulamayacaksın… Belki hayatında bir çok şeyi kulak ardı ettin, korktun, kaçtın ama aşktan korkma bunu aşka yapma… koru onu en güzel şekilde…

***

Yani kısacası değerini bilmek lazım hayatın… Hayat gerçekten çok kısa… Yaşamanın, aldığımız nefesin ve hala bedenimizde olan ruhun değerini bilmeli… Unutmamak gerek; bir tekrarı daha yok bu hayatın, erteleme hayatı ve küçücük bir yaşanma ihtimali olan isteklerini… kendine güvenmek, her türlü sorunla baş edebileceğine inanmak ve bilmek, elindekilerin değerini kaybetmeden anlamaktır. Zaten anca böyle mutlu olunmaz mı? yaşamak için olan sebeplerin, ölmek için olanlar üzerindeki ezici galibiyetini görmek, hayatın tüm anlamsızlıkları içinde bile mutlu olunan o kısacık anların ne denli anlamlı olduğunu kavramak, ne olursa olsun sonucu görmek için mücadele etmeye değer olduğunu bilmek ve hayata tutunmanın verdiği keyfi tüm hücrelerinde hissedebilmektir. Hiçbir şeyin değerini zamanında, elimizdeyken bilmediğimiz gibi yaşamın değerini de yaşarken bilmeyiz genelde. Bu çerçevede incelersek ancak öldükten sonra yaşamın değerini anlayacağımız sonucuna varırız ki bu biraz saçma olur. O bakımdan yaşarken bilmek gerek yaşamın değerini. Hazır elimizdeyken.

***

DÜN BİTTİ… BUGÜN HALA DEVAM EDİYOR… YARIN BELKİ OLMAYABİLİR… BUNU İÇİN HAYATIN DEĞERİNİ BİL…