MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'de düzenlenen grup toplantısında Türkiye'nin bir ruh sağlığı yasasına ihtiyaç duyduğunu belirtmişti. Bahçeli, teklifi yakın zamanda Meclis'e sunacaklarını kaydetmişti.
Ancak bu yasa teklifini MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Depboylu 2 Mart 2018'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunmuş.
Yalnız teklifin genel gerekçelerine yansıyan kritik bazı tespitleri ise şöyle;
Türkiye'de "tanı konabilecek durumdaki" ruhsal sorun yaşayan vatandaşların oranı yüzde 17,2. Bu da ülke nüfusunun 6'da biri demek. Depresyon şikâyeti olan vatandaş sayısı 3 milyon 260 bin. İntihar oranları son 40 yılda yüzde 50 oranında arttı. 10 yılda 29 bin kişi intihar ederek yaşamına son verdi. Bunların yüzde 73'ü erkek. İntihar edenlerin yüzde 34.5'i 15-29 yaş arası yurttaşlar. 2014'te 8 milyon 179 bin kişi antidepresan almış. Bu rakamın 5 milyona yakını kadınlar. Son 5 yılda antidepresan kullanımı yüzde 56 artmış ve 12 milyon 158 bin kutuya çıkmış.
*** *** ***
Bu tabloyu şöyle bir inceleyecek olursak; 15-29 yaş arası gençler neden intihar eder? Diye sormak isterim. Ya okulunu bitirip işsiz kalmıştır ya da istediği okulu kazanamayınca ruhsal bulanıma girmiştir. Son 10 yılda intihar vakaları da artmış.Peki,hiç mi ekonominin , hiç mi yönetimin suçu yok,sistemin hiç mi suçu yok?. İnsanların ruh sağlığını sorgulamadan önce, Son 10 yılda ki ekonomik yapıyı ve işsizlik oranını bakmak gerekmiyor mu? Antidepresyon ilaç kullanımına gelince bir insan durduk yere ilaç alır mı? Hiç mi çevrenin suçu yok?
Ruh sağlığı bozuk, psikolojik sorunları var demek ne kadar kolay…
Çevrenin, senin ya da sizlerin hiç mi suçu yok?
Her şeye yasa çıkartalım kılıfına uyduralım değil mi? Peki sizlerin ruh sağlığı ne kadar yerinde? Milyonların önünde, televizyon ekranlarında seçilmişler olarak birbirinize ettiğiniz hitap şekli ne kadar doğru?
*** *** ***
Bir söz vardır ve eminim hepiniz de duymuşsunuzdur. Gerçek hastalar psikiyatriste gitmez, onların hasta ettikleri gider.
Bir uzmana göre çünkü gerçek hastalar kusursuz olduklarını inanırlar ve her şeyin en iyisini bildiklerini zannettikleri için çevresindeki insanların üstünde egemenlik kurmaya çalışırlar. Tabi çevredeki sağlıklı insanlar da bu durumu kabul etmeyip baş kaldırmaya başlayınca sanki düzene başkaldırmış gibi suçlanır. Ve hasta olduğuna inandırılmaya başlanır. Kişi de uzman desteğine ihtiyaç duyar. İşte bundan sonrası daha kolaydır. Her şeyde, her direnişte, her başkaldırışta deli damgasını yersin. Senin psikolojin bozuk dersin. Ama unuttuğunuz bir şey var ki onu bu duruma getiren biziz.
İşte bir kişiyi yargılamadan önce ben ne yaptım demeliyiz.
Şimdi gelelim TBMM deki grup toplantısında görüşülen ruh sağlığı teklifine, ne tadar kolay değil mi halkı suçlamak, psikolojisi bozuk demek? İnsanların önce sinir sistemi bozulsun, ilaca mahkûm et sonra ilaçlara kısıtlama getir. Şimdi de ruh sağlığını sorgula…
Ne güzel diyorsunuz ‘Vatandaşlarımızın maddi ve manevi zorluklarının yanında ruhsal olarak sorun yaşadıklarını görüyoruz. Ağırlaşan problemlerin farkındayız.”eğer farkındaysanız vatandaşların ruh sağlığı neden bozuk olduğunu çok iyi biliyorsunuz. O halde Türkiye’nin ruh sağlığını sorgulamadan önce insanların hasta olmasına sebep olan etkenleri ortadan kaldırmak gerekmiyor mu?
Ne diyelim; Psikolojidir bozulur düzelir, Allah karaktere zeval vermesin.