CHP'nin 37. Olağan Kurultayı'nda Parti Meclisi üyeleri seçimi tamamlandı.

Kurultay öncesi parti meclisinde Muğla’nın temsiline yönelik kafadan geçen isimler çok yazıldı çizildi.

Tıpkı il başkanlığı sürecinde olduğu gibi.

O süreci hatırı sayılır biçimde ben de kaleme almıştım.

Ancak Muğla CHP’yi mesleki tecrübelerimize dayanarak değerlendirmiş, geliştirilmek istenen kurguları, yapılmak istenen hamleleri önceden kestirmiş ama sonuca çok yansımayacağını dilimizin döndüğünce ifade etmiştik.

Dediğimiz gibi de oldu. İl başkanlığı sürecinde önce bir Oruç Özkan rüzgarı estirilmiş, sonrasında değişen hiçbir şey olmayıp, rüzgar kesilmiş, bu rüzgarların öyle, onay merciinin son sözünün ne denli önemli olduğunu bilmiyormuşçasına ortaya çıkmakla estirilemeyeceği anlaşılmıştı.   

Muğla’da bu rüzgarlar her dönem, her parti ve her siyasi için estirilir. Dizayna yönelik rüzgarlardır bunlar.

Estirilen rüzgarlar kiminin umutlarını yeşertir ama neticeye bakıldığında yeşeren ve yeşertenlerin hevesleri hep kursaklarında kalmıştır.

En azından Muğla’da bu böyle.

Ama ilginç olan CHP’nin içini bizlerden iyi biliyor olanların da kurgularının hiç tutmuyor olması, yani onların da tutturamıyor olması.

Hadi biz gazeteci olduğumuz kadar biliyoruz Muğla CHP’yi. Bir de teşriki mesaisi olanlar, geçmişi olanlar onlara ne demeli?

İşte bu kurgu sanatı geçtiğimiz hafta sonu icra edilen CHP’nin 37. Olağan Kurultayı öncesinde bir kez daha geliştirilmişti.

Gerek basında, gerek sosyal medya mecralarında “yazılıp, çizildi.”

Sonuçlar netleştikten sonra “atılıp, tutuldu” demek daha doğru olacak bu cümle için.

Neymiş parti meclisine o adaymış, bu adaymış, o girecekmiş, bu girecekmiş…

Valla giren yok, olmadı.

Ben görmedim.

Resmi olmayan verilere göre, yüzde 33’lük kadın, yüzde 20’lik gençlik kotasından Gizem Özcan isimli genç partili PM’ye girmiş olacak.

Daha önce de bu kotadan Rana Bozkurt PM’ye girmeyi başarmıştı.

Ama kurguların merkezindeki azı dişi isimler yine yok.

Bu yokların bağlı olduğu parti ve il, CHP Muğla.

Hani o 45 yıldır belediyeyi kimseye vermeyen, sayıca en çok milletvekili çıkartan il.

Genel seçimlerde ve yerel seçimlerde CHP Genel Merkezi’nin cepteki teşkilatı.

Bu kurgu sürecinde Milletvekili Mürsel Alban’ın parti meclisine adaylığı dillendiriyordu. Sanırım somutluk içeren tek isimdi. Ama diğerleri taşra kurgusuydu. O kurgulara göre Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün bile adaydı.

Ya da daha kimler kimler…

Ankara’ya yapılan çıkartma ve paylaşılan fotoğraflar, Muğla’nın parti meclisinde yer alabileceği yorumlarını kuvvetlendirmişti.

Dedim ya yeşeren ve yeşertenler var diye…

Olmadı yine olmadı.

Muğla CHP’de kurgular da, hesaplar da tutmuyor.

Tutan tek kurgu, piyango adaylar ve piyango atamalar…

Ama genel merkez yapısında, genel temsile yönelik bir yapıda Muğla olmuyor.

Bu piyangoların oluşması, alttaki gelenekçilikten, Muğla ile ilgili bir tasarrufun olmayışı da üstteki gelenekçi yapıdan kaynaklanıyor. 

Kıssadan hisse, CHP Genel Merkezi Muğla’ya hak ettiğini vermiyor.

Muğla Teşkilatı da bu hakkı alamıyor.

Hadi genel merkezin bu yaklaşımı son yerel seçimlerde Muğla’da kaybedilen belediyelerden kaynaklı diyelim, daha önceki dönemlerde durum farklı mıydı?

Hayır…

Sahi CHP genel merkezi Muğla’yı cepte gördüğü için mi, yoksa kaybedilen belediyeler ve düşen oy oranlarından dolayı mı yönetim kadrolarında Muğla’yı hiç düşünmüyor.

Eğer bu sebepler etkin ise, CHP Genel Merkezi de son yapılan yerel seçimlerdeki büyükşehirleri kazanma başarısını ittifak marifetiyle gerçekleştirdiğini de unutmamalı ve hatta bu başarılı yerel seçim tarifesine rağmen, geneldeki oyların yüzde 25’ten öteye neden gidemediğini bir daha gözden geçirmeli.

Hal böyle olunca, CHP Genel Merkezinin cepte gördüğü Muğla’ya haksızlık ettiği gerçeği ortaya çıkmıyor mu?

Bunu cevabını CHP’li dostlarımız versin.