Belinde sıkı bir kemerle bağlanmış kırmızı uzun bir giysi giyen sakallı bir adam, mavi çinilerle kaplı eşyasız ve bakımsız bir odada, izleyiciye arkası yarı dönük biçimde dikilmektedir. Başına, etrafına gelişigüzel bir yemeni sarılmış arakiye takmıştır.  Adamın ayaklarının dibinde, yerdeki yaprakları yemekte olan kaplumbağalar vardır. Bursa'daki Yeşil Camii'nin üst katındaki odanın duvarlarındaki sıvalar ve çiniler yer yer dökülmüştür. Tablonun tek ışık kaynağı adamın önündeki alçak penceredir.

Ellerini arkasında kavuşturmuş olan adam bir ney tutmaktadır. Sırtında bir nakkare asılıdır ve buna bağlı bir mızrap boynundan aşağıya sarkar. Bazılarına göre adamın sırtında asılı olan şey, eskiden dervişler ve dilenciler tarafından kullanılan, hindistan cevizinden ya da abanozdan yapılma dilenci çanağı olan keşkülüfukaradır. Osman Hamdi Bey'in bu tablosu, özellikle ilham kaynağına dair net bilgilerin olmadığı dönemde, geri kalmış bir toplumu çağdaşlaştırmaya çalışan bir aydının yorgun hâlini anlattığı şeklinde yorumlanmıştır.

***

Durduk yere sanat tarihi özlemimizin depreşmesini merak edenler arasında aslında bende varım. Zira durduk yere aklıma Osman Hamdibey’in  “Kaplumbağa Terbiyecisi” çalışması niye gelsin ki? Gelmesinin o kadar çok nedeni var ki! Bir gazeteci olarak gördüklerimizin ve bilgi sahibi olduğumuz her şeyi sizlerle paylaşmayı doğru bulmuyorum. Eğer hepsini paylaşacak olsak bozulmuş ve kokuşmuş bu düzen daha da içinden çıkılmaz hal alacak. En iyisi ben bunları anlatmanın farklı bir yolunu bulmalıyım dediğim bir zamanda yakın dostlarımdan biri bana “senin şu kafamı kurcalayan sorular gibi sor ama cevaplarını verme okuyucular araştırsın bulsun” dedi. Bende onun tavsiyesine uyma kararı aldım. İlk olarak geçtiğimiz hafta sonu şahsıma ait sosyal medya hesabından “Belli oldu biz yine Muğla'da aslan terbiyeciliğine başlayacağız. Kırbaç yemeye hevesli bu kadar çok olduktan sonra...” paylaşımımla başladı. Altına gelen yorumlar o kadar ilginçti ki okudukça epeyce eğlendim. Hele birde yorum yapıp sonra silenler vardı ya onlar daha da keyifli idi. Yorumların altına cevap yazmam ve okumasıyla birlikte yorumunu siliyor. Bir değil beş değil cevap vermekten yoruldum onlar önce yazıp sonra silmekten yorulmadı.  Biz sorularımızı soralım sizler araştırıp cevaplarını bulmaya çalışın. Ancak araştırırken bilgisayar başına geçip arama motorlarına yazarak bulabileceğiniz konular olmadığını da hatırlatayım.

***

Soru 1 Hani derler ya Burası Türkiye her şey olur. Bakın burası da MUĞLA burada da bu oluyor. Sayıştay ne der diyerek su içirmeyen MÜDÜR kendisinin su içtiğini tespit eden Müfettiş raporunu sumenin altında unutmuş. Bu müdür sumen altında unuttuğu bu müfettiş raporunu sonra ne yapmış?

Soru2 Palmiye sever okaliptüs keser siyasetçinin iş bitiren bürokratları bu kez işi bitirememiş gibi sanki. Sizce palmiyeleri bu kadar seven siyasetçi kim acaba?

Soru3 Yaklaşık maliyeti 3 milyon lirayı bulan bir yatırım için yüze ellisinin altında bir protokole imza atan bürokrat eksik olan bütçe ile işi nasıl yapacağını düşünür duruma gelmiş. Sizce bu bürokrat o protokole neden imza atmış? Yok yok sadece resim çektirmek için değil başka bir sebebi olmalı mutlaka.

Bu üç sorunun cevabını araştırmak ve bulmak için izleyeceğiz yollardan biri beni telefonla ramak olmasın lütfen. Eğer size telefonda bunları anlatabilecek olsam emin olun yazımda da mutlaka cevaplarını yazardım. Bu arada yazının sonuna geldin ama hala gaz problemi olanlar için mesaj vermedin diyenlere tavsiyem karın bölgelerini sıcak tutsunlar. Havalar şu sıralar üşütmeye müsait maazallah gazlanırlarda çıkarmak isterken uçuverirler.